Lawyer Monthly Awards 2020, 2021 ve 2022’de “Uyuşmazlık Çözümü Uzmanı” ve Finance Monthly Awards 2021 ve 2022’de “İngiltere’deki En İyi Dava Fonu Sağlayıcısı” ödülünü kazanan ve Legal500, Chambers & Partners, Thought Leaders de dünyanın ilerin gelen foncusu seçilen Bench Walk Advisors Global Yöneticisi Ayşe Yazır ACII ile İstanbul Tahkim Haftası etkinliği ISTAW kapsamında sektöre dair konuştuk.
Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
Türkiye’de hukuk okudum sonra İngiltere’ye gittim orada da hukuk okudum. Eğitimimi bitirdikten sonra İngiltere’de bir hukuk firmasına girdim. Orada kısa bir süre çalıştıktan sonra sigorta firmasına geçiş yaptım. Ardından 7 sene Burford Capital’da çalıştım. Burford Capital şu anda da dünyanın en büyük fonlarından biri ve onların Londra’daki şirket süreçlerini başlatan ilk kişilerden biri benim. Ardından Gallagher’a, dünyanın en büyük brokerlarından birine geçtim ve orada bir buçuk sene çalıştım; yeni dava sigorta çeşitleri yarattım ve fonlarla çalıştım. Bench Walk Advisors kurulduktan sonra beni kurucuları olarak davet ettiler ve 2018’de oraya girdim. Şimdi oranın Global Yöneticisiyim ve Londra’da çalışıyorum.
ISTAW etkinlik fikri nasıl doğdu ve gelişti?
ISTAW fikri ilk olarak Tuğçe (Ergüden), Elif (Duranay) ve Süleyman (Boşça) Bey’den çıktı. Anladığım kadarıyla onlar Paris’e bakıyorlarmış ve demişler ki biz Türkiye’de neden böyle bir şey yapmayalım. Fikri bana söylediklerinde benim çok ilgimi çekti çünkü ben de aynı şeyi birkaç defa düşünmüştüm ama harekete geçmemiştim. Bana geldiler Ayşe Hanım bizimle çalışır mısınız, diye. Benim çok hoşuma gitti ve hemen çalışmaya başladık. Paris Tahkim Haftası’na gittiğimizde avukatlar avukatlara sunum yapıyor. Ama bizim ülkemizde avukatlar direkt şirketlere sunum yapıyor. Bununla birlikte yurt dışında bir avukatsanız direkt müşterilerinize sunum yapıyorsunuz, direkt kendinizi anlatıyorsunuz yani bir platform oluşuyor. İşin diğer bir yanı da biz İstanbul’un nasıl bir merkez olduğunu göstermek istedik dünyaya. Yurt dışından buraya farklı bir bakış açısı var. Mesela ben yurt dışında konuşurken, orada kızlar çalışıyor mu ne kadar enteresan gibi acayip sorular geliyordu ben de niye öyle diyorsunuz birçok hukuk firmasının başındakiler kadın dediğimde çok şaşırıyorlardı. Yeni nesil zaten inanılmaz hem İstanbul’da hem ülkemizin her yerinde. Çok eğitimliler çok bilgililer ve birçok dil konuşuyorlar. Ben yabancıları ülkemize getirip nasıl bir potansiyelimiz olduğunu ve kadının ne kadar güçlü olduğunu da göstermek istedim.
Türkiye’nin tahkim alanındaki konumunu nasıl değerlendirirsiniz?
Türkiye bu konuda çok hızlı ilerlemeye başladı. Bu iş ISTAC ile başladı EDAC geldi şimdi ISTAW var. Tahkim herkesin ilgisini çekmeye başladı. Ziya Akıncı Hoca bunu başlatan kişilerden biridir öncelikle, tahkimi anlattı her yerde, herkese. Sonra Süleyman Boşça markette bir boşluk gördü enerji alanında ve şu an dünyadaki en çok tahkim olayları enerji alanında oluyor. İstanbul Tahkim Haftası sayesinde herkes daha bilgili bir şekilde İstanbul’la ilgileniyor. Bu organizasyona Brezilya dahil olmak üzere dünyanın her yerinden geliyorlar ve 700 kişi katılımcı olarak geldi. Tahkim merkezi olarak Türkiye daha ciddi bir şekilde düşünülecek.
Tahkim yerini ve dilini seçebilme serbestliği nasıl avantajlar ya da dezavantajlar yaratıyor?
Tahkim yeri eğer tahkimde kazanılan bir karar varsa ve tahkim yeri başka tahkim merkezleri tarafından tanınmışsa o zaman o kararı hemen başka ülkelerde de uygulamaya koyabiliyorsunuz. Ama eğer tahkim yeri tanınmamışsa o zaman o ülkenin tahkimine ya da mahkemeye götürmek zorundasınız. Dili de çok önemli çünkü dilinin herkes tarafından anlaşılabilen ve görülebilen bir dil olması gerekiyor. Yoksa bir kargaşaya yol açabiliyor. Ben dava foncusu olarak çalışıyorum ve bizim için en önemli şey tahkim yeri. Çünkü davada tahkim merkezi eğer bağımsız olarak bir karar verdiyse ben bir foncu olarak o kararı dünyanın her tarafında uygulamaya konmasını görmek isterim.
Tahkim uyuşmazlıklarının çözümü mahkemelerin iş yükünü hafifletmekte ne kadar etkili oluyor?
Çok etkili oluyor. Zaten tahkim ve mahkeme arasında iki büyük fark var. Tahkim daha hızlı sonuçlanıyor, mahkemeler çok uzun sürüyor özellikle Türkiye’de. Ayrıca daha önce de bahsettiğim gibi bir mahkemeden alınan karar yani Türkiye’den alınan kararla Londra’dan alınan karar arasında dağlar kadar fark var. Ama eğer tahkim merkezinden bir karar alındıysa dünyanın her yerinde yürürlüğe konabiliyor.
ISTAW etkinliğine dair değerlendirmeler ve raporlar tahkimin geleceğini şekillendirebilir mi?
Kesinlikle şekillendirebilir. Şu anda zaten tahkimin geleceğini tartışıyoruz. Washington’dan Londra’dan Fransa’dan kişilerin gelmesini sağladık. Ayrıca üçüncü kişi dava fonlaması herkesin konuştuğu bir konu ve onunla ilgili bir panel yaptık. ISTAW sadece burayı değil dünyayı şekillendiriyor şu an. Fırtına gibi geldik ve bence herkes bu konferanslarda olanları çok dikkatli izleyip ileride ona göre uygulamalar koyacak. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılını kutlamak için 1000 kişiden fazla katılımcı getirip, İstanbul’un global bir merkez olduğunu tüm dünyaya göstereceğiz.
Röportaj: Ezgi Aydoğanoğlu