Sağlık ve yazılım sektörüne dair projeleriyle fonksiyonel tıp alanında adından söz ettiren, Hekimanne Sağlık Danışmanlığı ve Yazılım Medikal Malzemeler San. Tic. A.Ş. kurucusu Uzman Dr. Görkem Astarcıoğlu’nun sektördeki yolculuğunu konuştuk…
Okurlarımız için kısaca kendinizden bahseder misiniz?
17 yıllık Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzman hekimiyim. Uzun yıllar hastanelerde oldukça yoğun hasta sayılarıyla hizmet verdikten sonra girişimimi hayata geçirmek için mesleğimi özel hizmet statüsünde sağlamaya başladım. Eşzamanlı olarak yine oldukça yoğun hasta sayılarıyla muayenehane hekimliğimi sürdürmekteyim. 15 yaşında bir evladım var. Hem anne oluşum hem de diğer ebeveynlerle yakın iletişimde olmamdan ötürü bu alandaki sorunları görebilme imkânım oldu. Özellikle çocukların ateşli hastalık dönemlerinde ailelerin çok endişeli olduklarına şahidim. Ateşi doğru olarak ölçme ve takip etmek her zaman güç olmuştur. Farklı ateş ölçerlerle farklı zamanlarda alınan vücut sıcaklık ölçümlerinin hep farklı sonuçlar vermesi aileleri daha da strese sokmakta, bu stres onları sağlık merkezlerine tekrar tekrar başvurmaya itmekte, bu da sağlık sistemine hem bir yük hem de çalışan ebeveynler açısından iş gücü kaybı sorunu yaratmaktadır. Bu sorunlara çözüm ararken şirketimi kurdum ve BabyStar isminde bir mobil sağlık takip uygulaması ile bu uygulamayla entegre çalışan IoT cihaz olan giyilebilir ateş ölçer TempStar ortaya çıktı.
Sağlık ve yazılım alanını bir havuzda toplayarak pek çok proje üzerinde çalışıyorsunuz, bu alanda çalışmaya karar verirken motivasyonunuz neydi?
Türkiye’de yetişen ilk bilgisayar mühendislerinden birinin kızıyım. Babamın işi beni hep yazılım ve bilgisayar dünyasına yakın tutmuştur. Teknolojiyi takip etmeyi de özel olarak severim. Kendi mesleğim ve anneliğim sürecinde tespit ettiğim sorunlara çözüm ararken teknolojiyi aklımda tutmam beni motive etmiştir. Neden ben yapmayayım ki?
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) kampüsündeki Teknopark İzmir bünyesinde yer almanın çalışmalarınızı geliştirmenizdeki önemi nedir?
Teknoparklarda yer almanın avantajları çeşitlendirilebilir. Komşularınızın teknoloji girişimcisi olması yardımlaşma açısından faydalı. İzmir Teknopark Ofisi girişimcileriyle sürekli ilgilenen, çeşitli organizasyonlarla sektörün çeşitli paydaşlarıyla girişimcilerle buluşturmak için çaba sarf eden zaman zaman küçük ödüllerle girişimcilerinin motivasyonunu yüksek tutan bir merkez olması açısından kendimizi şanslı görüyoruz.
Giyilebilir ateş ölçer projesi birçok insan tarafından bilinir oldu. Girişiminizin bu noktaya gelmesi size nasıl hissettiriyor?
Çok heyecanlandırıyor. Bazı günler muayenehane telefonumu arayıp giyilebilir ateş ölçeri ne zaman satışa çıkaracağımızı sormak isteyen Türkiye’nin çeşitli yerlerinden insanlar oluyor. Sadece 24 saat askıda kalan dijital bir anketimize 2800 kişi katılım göstermişti ve %86’sı satın almak isteyeceğini belirtmişti.
BabyStar mobil sağlık takip uygulaması fikri nasıl doğdu ve şimdiki kullanıcı performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sağlık verilerinin bireylerin kendi ellerinde olmayışı, çocukların aşı kartlarının sıkça kaybolması, hekimlere ulaşmaktaki zorluklar, başvurulan farklı sağlık merkezlerinde yapılan tetkiklerin derli toplu elde tutulamaması, sonuçların artık merkezler tarafından print edilip hastalara verilmeyişi, e-nabızın her sağlık merkezi ile entegre olmaması ve anlaşılır olmayan menüleri nedeniyle ve esas olarak “sağlık verilerini saklama sorumluluğu kişilerin kendisindedir” mottosundan yola çıkarak uygulamayı geliştirdik. Henüz lansmanı dahi yapılmamışken BabyStar’ın hâlihazırda 10 bin kullanıcısı bulunmaktadır. Termometrenin satışa çıkmasıyla kullanıcı sayısı katlanarak artacak görüşündeyim.
Kişisel veri güvenliği sıkça tartışılan bir konu. BabyStar ile birçok aileye ulaşıyorsunuz, veri güvenliğini nasıl sağlıyorsunuz?
Veri güvenliği; özellikle sağlık konu olduğunda hassas bir özen istiyor. Avukatlarımızın yönlendirmeleri ve yazılım ekibimizin incelikli çalışmaları ile veriler saklanmakta ve kişilere unutulma-kaybolma-bilgilerini kısmi ya da tümüyle silinme hakkı tanınmaktadır.
Girişimcilik ekosisteminde kadınların da adı daha sık duyulur oldu. Hatta sayıların artması için çokça teşvik ve çalışma gerçekleştiriliyor. Bu yolculuk sizin için ne anlam ifade ediyor?
Geriye dönüp baktığımda “vay be” diyorum. Zaten tek başına yeterince zor olan bir meslekteyken yanına yeni işler eklemiş olmam beni çok mutlu ediyor. Hem kendi evladıma, hastalarıma, meslektaşlarıma ve hemcinslerime örnek olduğumu onlara cesaret verdiğimi düşünüyorum, zaman zaman aldığım pozitif geri bildirimler de bunu doğruluyor.
Sosyal medyada hatırı sayılır takipçiniz ve “Bebek Rehberi İlk Bir Yıl” isimli bir kitabınız bulunuyor. Sosyal mecralar ve ulaşılabilir olma durumu girişimcilik alanına nasıl yansıyor?
Sosyal medyada var olmak artık oyunun kurallarından biri. Kitabımın yayımlanmasının ardından başladı benim sosyal medya serüvenim. Sonra baktım ki karşılıklı fayda sağlanabiliyor. Benim paylaştığım bir bilgi o an evladı için sorularına cevap arayan bir anneye ışık tutabiliyor. Ben de takipçilerimden çok şey öğrendim geçen zamanda. Beklentilerini karşılamaya çalışmak insanı hem mesleki hem de hayata dair birçok yönde geliştiriyor. Girişimcilik alanında ise bana kendime özgü bir pazara giriş stratejisi kazandırmış oldu. Kendi ürünümü satışa çıkarana dek sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiğim iş birliklerinden elde ettiğim gelirler şirketimin finansmanına katkı sağlamış oldu.
Gelişen teknoloji ile fonksiyonel tıp alanını gelecekte neler bekliyor?
Sınırsız gelişmelere hazır olalım. Sağlık ve teknoloji çok hızlı eşleşti ve bu alandaki girişimler geometrik olarak büyüyor. Büyük veri, görüntü işleme, ses analizi, artırılmış gerçeklik uygulamaları, giyilebilir teknolojiler ve hemen her alanda veri biriktiren çeşitli mobil uygulamalar ile hem tıp eğitiminde çok yol kat edildi hem de sağlık hizmetinde elde edilen fayda çığ gibi büyüyor. Bilginin hızlı paylaşılması ise sağlıklı yaşama ve fonksiyonel beslenmeye artan ilgi ile toplum sağlığının iyileşmesi alanına hizmet ediyor.
Röportaj: Ezgi Aydoğanoğlu