Küresel iklim krizine karşı sürdürülebilir, inovatif ve teknolojik çözümler üretmeyi amaçlayan girişim ecording’in geliştirdiği insansız hava araçları ecoDrone’lar ve ecordingAp uygulamasına dair detayları Kurucu Mert Karslıoğlu’ndan dinledik…
ecording’in girişimcilik serüveni nasıl başladı?
Bahçeşehir Üniversitesi’nde okurken aldığım sosyal girişimcilik dersiyle başladı. 2016 itibarıyla dünyanın en sıcak yılları yaşanmaya başladı ve her yıl küresel iklim krizinin etkilerini daha da fazla hisseder olduk. Bu gelişmeler çerçevesinde problemin değil çözümün bir parçası olmayı seçtik ve teknolojinin gücünü kullanarak dünyadaki iklim krizi mücadelesine destek vermeyi amaçladık. 2017 yılında bir sivil toplum kuruluşu olarak yolculuğuna başlayan ecording, 2019 yılında ise sosyal girişim olarak devam etti.
Girişime verilen ecording ismi nasıl seçildi?
Yaşamımızda her şey doğaya ve doğanın parametrelerine bağlıdır. Doğadan öğrenerek ve ilham alarak geliştirdiğimiz her çözüm, insanlığın doğayla uyumlu bir yaşam tarzı benimsemesine katkı sunmak ve yine “doğaya göre” etki, fayda, teknoloji, deneyim üretmek için vardır. Ecording, ismini tam da buradan alır. “ecording to” kelime anlamı, İngilizce “according to-” (-e göre) edatından türemektedir. Türkçe’ye ise “doğaya göre” olarak çevrilmektedir.
İnsansız hava araçları ile ulaşılması zor alanlara tohum topu atışları gerçekleştirerek ormanlaştırma ve biyoçeşitliliğe katkıda bulunuyorsunuz. ecoDrone’ları gelişim sürecinden söz eder misiniz?
Türkiye’de geliştirdik. ecoDrone’ların her birinin zorlu koşullarda görev yapabilmesi, yüksek ağırlıklar kaldırabilmesi ve otonom uçabilmesini hedefledik. Şu an her bir ecoDrone, 10 dakikada 1,5 futbol sahası büyüklüğünde alanı tarayıp 6.000 tohum topu atışı gerçekleştirebilmektedir. Ayrıca kalkış noktasından 3 km uzaklıkta otonom görev yapabilirler.
Ormanlaştırmanın artırılması ve biyoçeşitliliğin gelişmesi gerektiği bölgeleri nasıl tespit ediyorsunuz?
İlk adımları Türkiye’de atılan çalışmalarımızda Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi partnerliğinde hazırlanan ve Orman Genel Müdürlüğü destek ve deneyimleriyle de detaylandırılan araştırma programı kapsamında; Türkiye’de yaşayan asli orman ağacı türleri içerisinden doğrudan ekim yöntemlerine uygun olan türleri belirliyoruz. Sonrasında ilgili türler üzerinde alternatif geliştirmeler ve etütler ile uygulanan; laboratuvar, fidanlık, sera alanları, açık alanlar koşullarındaki çalışmalar sürdürülmektedir. Buradaki çalışmaların sonuçlandırılması ile yapılan değerlendirmelerin ardından, türlerin ve tohum topu kombinasyonlarının özelliklerine göre alternatif ekim bölgeleri ve saha tipleri belirlenmektedir. Ekim yapılması planlanan bölgelerin ve saha tiplerinin belirlenmesinin ardından ise Ar-Ge çalışmaları için uygun görülen alanlar içerisinde çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
ecoDrone yollarken hangi verilerden yararlanıyorsunuz?
ecoDrone’lar ile tohum ekimi çalışmalarını; saha yapısı nedeni ile ön çalışmalar yapmanın zorlu ve mümkün olmadığı, ulaşım bakımından zorlu ve maliyetli, dikim yapmanın tercih edilmediği, biyoçeşitlilik oluşturulmasına ve korunmasına gereksinim duyulan alanlar ile iş gücü ve makineyle çalışmanın riskli olduğu hassas ekosistemlerde gerçekleştiriyoruz. Ayrıca doğal tohum dökümlerinin nadir, uzun aralıklı veya hiç gerçekleşmediği alanlarda, yangın veya bozuk orman alanlarında doğal dengenin yeniden tahsis edilmesi için alternatif ormanlaştırma ve rehabilitasyon çalışmaları olarak uygulayabiliyoruz. Söz konusu alan ve tohum türleri, çalışma bölgeleri, ekim tarihleri; rüzgâr, sıcaklık, nem, bitki örtüsü, yağış miktarı ve güneşlenme süresi gibi dış etkenlere göre değişiklik göstermektedir.
ecoDrone’larla ulaşılması zor alanlara atışını gerçekleştirdiğiniz tohum topları tamamen doğal yöntemlerle, büyük emekle elde ediliyor. Tohum topu üreticileriyle iş birliğinizi nasıl sağladınız?
Tohum toplarının üretimi için özel materyaller geliştirdik, öncelikli ekim sahalarına yakın bölgelerdeki köylerde yaşayan kadınlara bu materyallerin eğitimini vermekteyiz. Eğitim sonrası kadınlar tarafından üretilen tohum toplarını satın almaktayız. Bu sayede tohum toplarını öncelikli olarak kırsal alanlarda yaşamını sürdüren, ekonomik ve sosyolojik açıdan iklim krizinden olumsuz etkilenen kadınlarla üreterek, onlar için sürdürülebilir bir gelir kaynağı oluşturuyoruz.
ecoDrone’larla gerçekleştirilen ekim sonrası biyoçeşitlilik çıktılarını nasıl takip ediyorsunuz?
Çalışma yapılan her bir türe ait farklı dönemlerdeki gözlemleri; dünya genelinde, ormancılık bilimindeki doğal gençleştirme çalışmalarında kullanılan gözlem yöntemi ve tekniğini kullanarak uygulamaktayız. Her bir türün çimlenme dönemleri, çimlenme süreçleri ve çimlenme beklentileri, hem türlere hem de çalışma yapılan bölgelere göre değişkenlik göstermektedir. Ortalama olarak bir çalışma sahasındaki ilk gözlem, tohum türüne ve rakıma bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte ekimden sonraki 12 ila 18 ay içerisinde gerçekleştirilmektedir. Sonrasında, akademi tarafından sahaların gözlem raporları oluşturulmakta ve paydaşlarla birlikte değerlendirilmektedir. Belirlenen periyotlarda sahaların takip gözlemleri de gerçekleştirilmektedir. Değerlendirilen süreçlerde alınacak aksiyonlar da çıktılar doğrultusunda belirlenmektedir.
Peki ecoDrone işaretli ürün nedir?
ecoDrone işareti, insanların tohum toplarının doğadaki serüvenini takip edebildikleri bir QR kodudur. Partner markaların ürün/hizmet veya işlemlerine entegre ettiğimiz ecoDrone işareti ile her ürün/hizmet veya işlem başına, insansız hava araçları ecoDrone’lar bir tohum topunu toprakla buluşturarak ormanlaştırma ve biyoçeşitliliğe katkı sunar. 2019’dan bu yana yaklaşık 100+ partnerin ürün/hizmet veya işlemlerine ecoDrone işareti entegre ederek, yaklaşık 14 milyon+ tohum topunu doğayla buluşturduk.
İklim krizine karşı bireysel sorumluluklara dikkat çeken bir uygulama geliştirdiniz. ecordingApp’in kullanıcılarına sunduğu özellikler neler?
ecordingApp; dünya yararına verilen görevleri doğruladığınızda, küresel iklim krizine karşı harekete geçerken, edindiğiniz ecoPuan’lar ile de kendinizin ve dünyanın ihtiyaçlarını karşıladığınız bir mobil uygulama. Uygulama içerisinde ulaşımdan geri dönüşüme, tasarruftan sokak hayvanlarına destek olmaya kadar farklı kategorilerde 30’u aşkın görev mevcut. Kullanıcılar, her bir görevi gerçekleştirirken uygulama içi kamera ile doğruluyorlar. Doğrulanan her görevden ecoPuan kazanan kullanıcılar, ecoPuan’larını biriktirip uygulama içi markette değerlendirebiliyorlar ya da bağışlayabiliyorlar. Öte yandan uygulama çevresel etkinizi ölçmenize ve arkadaşlarınızla paylaşmanıza olanak sunuyor.
Sürdürülebilirlik alanında atılan adımların önemini vurgulayan bir girişimin kurucusu olarak Türkiye’nin bu alandaki konumu hakkında neler söylersiniz?
Küresel iklim krizinin etkilerini daha fazla hissetmeye başladığımız bugünlerde, sürdürülebilirlik kavramının önemini her geçen gün daha da iyi anlamaktayız. Nitekim orman yangınlarının giderek arttığı, kuraklığın yoğun olarak hissedildiği dönemlerden geçiyoruz. Her ne kadar küresel iklim krizine karşı çözüm arayışlarının ve sürdürülebilirlik bilincinin hem bireysel hem de şirketler özelinde artmaya başladığını gözlemlesek de hala kat etmemiz gereken yol çok uzun ve meşakkatli. Umutsuzluğa kapılıp vazgeçersek, ortak geleceğimiz için çok daha kötü senaryolarla karşılaşmamız mümkün olacak.
Türkiye’de büyük şirketlerin sürdürülebilirliğe verdiği önem giderek artıyor, üretim süreçlerinde su ve enerji tasarrufuna yönelen şirketler var. Kurumsal sosyal sorumluluk olarak adımlar atan markalar var. Öte yandan ecording gibi toplumsal faydayı hedefleyen sosyal girişimlerin sayısı da sosyal girişimcilere verilen destek de giderek büyüyor. Hangi kuşaktan olduğu fark etmeksizin, daha bilinçli üretim ve tüketimi destekleyen bireylerin sayısı gün geçtikçe artmakta. Dolayısıyla ben umutluyum. Bireylerden kurumlara kadar pek çok paydaşın sürdürülebilirlik adına yapmakta olduğu ve yapacağı bir şeyler var.
Bir sosyal girişim olarak, küresel iklim krizine karşı mücadele etmek ve daha yaşanabilir bir dünya inşa etmek için, uğruna emek vermeye değer bir gaye seçtik. Bu yolda herkese yerimiz, herkesin yarattığı değere ihtiyacımız var. “Sen yoksan bir eksiğiz!” ve “Kimseyi geride bırakma!” mottolarıyla, gezegen için hep beraber mücadele edebiliriz.
Röportaj: Ezgi Aydoğanoğlu