Eindhoven Teknoloji Üniversitesi Endüstri Mühendisliği ve Yönetim Bilimi Bölümü’nden mezun, Ar-Ge’den satış-pazarlamaya uzanan sektör deneyimiyle 2015 yılından bu yana Hollanda merkezli boya ve kaplama sektörünün öncü markalarından AkzoNobel’e Sürdürülebilirlik Direktörü olarak değer katan Wijnand Bruinsma ile sektördeki öncü gelişmeleri konuştuk.
Röportaj: Ezgi Aydoğanoğlu
Şirket bazlı karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar yarıya indirme, 2050 yılına kadar da karbon nötr olma hedefiniz doğrultusunda takip ettiğiniz adımlar neler?
AkzoNobel olarak, bugün ürettiğimiz boya ve kaplamaların yarının dünyasını korumaya yardımcı olmasına odaklandık. Müşterilerimizle birlikte ve müşterilerimiz için yenilikçi bir yaklaşımla ilerliyoruz. Bu sayede daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemek hedefiyle tüm sektörlerde itici güç olma konusunda iş birlikçi bir rol üstleniyoruz.
Enerjiden yararlanmak, ısıyı yansıtmak, yüzeyleri daha uzun süre korumak, iç mekân havasını temizlemek ve gemilerdeki sürtünmeyi azaltmak için boya ve kaplamaların gücünü kullanarak etki yaratabildiğimizi gözlemledik. Müşterilerimizin enerji tüketimini azaltmasına, verimliliği artırmasına, israfı azaltmasına ve güvenliği artırmasına yardımcı oluyoruz. Sürekli değişen dünyamızda kolektif olarak olumlu bir katkıda bulunmanın yolu yaratıcılıktan geçiyor.
Karbon emisyonlarımızı 2030 yılına kadar yarıya indirme yönündeki bilime dayalı hedefimizi gerçekleştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bu, 2030 için sahip olduğumuz birçok hedeften sadece biri. Aynı zamanda sürdürülebilir çözümlerden elde edilen gelirin %50’sine ulaşmak; kendi operasyonlarımızda %100 döngüsel malzeme kullanımı sağlamak ve yerel topluluklarda 100.000’den fazla insanı yeni becerilerle güçlendirmek gibi başka hedeflerimiz de var.
Sürdürülebilirlik çalışmalarınız yatırım eğilimlerinize nasıl yansıyor?
Sürdürülebilir çözümlerimize büyük önem veriyor ve yatırım yapıyoruz, bu nedenle oyunun kurallarını değiştiren yenilikçi ürün ve teknoloji portföyümüz her zaman genişliyor. Burada beş temel etken baz alınıyor; daha düşük enerji ve karbon, daha az atık (azalt, yeniden kullan ve yenile), sağlık ve uzun ömürlü ürünler.
Değer zinciri ortaklarınıza sunduğunuz sürdürülebilirlik prensiplerinizden en çok ilgi gören madde hangisi?
Üç temel küresel konu belirledik; iklim değişikliği, döngüsellik, beden ve ruh sağlığı.
İklim değişikliğinin sınırlandırılmasına nasıl yardımcı oluyoruz? Yenilenebilir elektriğe geçerek ve genel enerji tüketimimizi azaltarak değer zincirimizdeki karbon emisyonlarımızı yarıya indirmeye ve müşterilerimizin genel karbon ayak izini azaltmalarına yardımcı olacak çözümler geliştirmeye odaklanıyoruz. Bunun güzel bir örneği, kalite veya performanstan ödün vermeden kürleme sıcaklığını veya kürleme süresini azaltmak için tasarlanan Toz Boya işletmemizdeki Low-E ürün gamıdır. Müşterilerimiz bu seriyi kullanarak enerji tüketimini azaltabilir ve/veya uygulama verimliliğini artırabilir. Böylece, maliyetlerin azaltılmasına ve karbon ayak izinin iyileştirilmesine katkıda bulunuyoruz.
Döngüsel ekonomiye nasıl fayda sağlıyoruz? Değer zincirimiz boyunca atığı azaltıyoruz, yenilenebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımını ve malzeme verimliliğini artırıyoruz, aynı zamanda yüzeyleri ve malzemeleri koruyarak daha uzun ömürlü olmalarını sağlıyoruz. Sürdürülebilirlik faydalarıyla yenilikçi teknolojiyi nasıl geliştirdiğimizin açık bir örneği, %35’e kadar atık boya içeren dekoratif boya serimizdir. Bunlar arasında sırasıyla İngiltere ve Fransa’da ve Benelüks ülkelerinde bulunan Dulux Evolve Matt ve Sikkens Alpha Recycle Mat bulunmaktadır.
Faaliyet gösterdiğimiz topluluklardaki çalışanlarımızın, müşterilerimizin, son kullanıcılarımızın ve diğer paydaşlarımızın beden ve ruh sağlığını nasıl iyileştiriyoruz? Tüm paydaşlarımıza güvenli ve çeşitliliğe sahip bir çalışma ortamı sağlıyoruz, yetenekli iş gücümüzü geliştiriyoruz, değerlerimizi iş yapış modelimize entregre ediyor ve insan haklarına yaklaşımımızı önemsiyoruz. Bu aynı zamanda AkzoNobel Cares toplumsal programımız aracılığıyla yürüttüğümüz ve dünyanın dört bir yanındaki insanlara ve topluluklara önemli faydalar sağlayan çok sayıda yerel projeyi de içeriyor.
İş birliğinde bulunduğunuz kurumlarla çevresel ayak izi bilgilerini paylaşıyorsunuz. Bu verileri nasıl elde ediyor, saklıyor ve paylaşıma açıyorsunuz?
Gerçeklere ve veriye dayalı bir yaklaşım benimsemek, AkzoNobel’de sürdürülebilirliğe olan bağlılığımız açısından son derece kritik bir rol oynuyor. Yalnızca kapsam 1 ve 2 (kendi operasyonlarımız) için değil, aynı zamanda kapsam 3 (değer zincirimiz) için de karbon ayak izi verilerini sağlayabiliyoruz. Kendi operasyonlarımız için bunu şirket olarak ölçümlüyoruz. Kapsam 3 için ise sektör ortalamalarından yararlanıyoruz ve birlikte sürdürülebilirlik odaklı PCF veri paylaşım çözümü aracılığıyla topladığımız tedarikçiye özel ‘Ürün Karbon Ayak İzi’ni giderek daha fazla kullanıyoruz.
Yüz elliden fazla ülkede faaliyet gösteriyorsunuz. Gözlemlediğiniz, çevreci anlayışın bir adım öne çıktığı ülkelerde genelden farklı hangi maddeler gündeme taşınıyor?
Elbette her bölgeye ve faaliyet gösterdiğimiz segmente göre farklı odak alanları var. Mesela solvent bazlı boyalardan su bazlı boyalara geçmeye çalışıyoruz. Portföyümüzün büyük bir kısmı için bu geçiş hâlihazırda yapıldı. Bir başka örnek ise hem şebekede hem de güneş enerjisi kapasitesinde yenilenebilir elektriğe geçişimizdir. Örneğin bazı ülkelerde yeniden kullanılabilir malzemelerimiz için satış noktaları bulmak diğer ülkelere göre daha kolay oluyor. Bölgesel stratejimizi oluştururken tüm bunları dikkate alıyoruz. Bu durum bize aynı zamanda fırsatlar da sunuyor. Binaları gerçekten serin tutabilen kaplamalarımız var. Bazı bölgelerde buna diğer bölgelere göre daha fazla talep olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Büyük bir Ar-Ge ekibiniz var. Bu ekipte yer alma ve proje geliştirme kriterleriniz neler?
Hep daha iyi olanı aramaya devam ediyoruz. Dünya çapında yaklaşık 3000 Ar-Ge profesyonelimiz, paydaşlarımız ve gezegenimiz için daha yenilikçi çözümler bulmak amacıyla çalışıyor.
Geliştirdiğiniz antibakteriyel boyanın kullanım alanları hakkında bilgi verir misiniz?
AkzoNobel’in Interpon AM (antimikrobiyal) toz boyaları, yüzeylerin tüm yıl boyunca hijyenik olarak temiz kalmasına yardımcı olurken aynı zamanda görünmez çapraz-kontaminasyon (bulaşma) tehdidiyle de mücadele ediyor.
Yenilikçi Interpon AM serisi BioCote® antimikrobiyal koruma içerir. Yalnızca olağanüstü dekoratif özellikler sunmakla kalmıyor aynı zamanda bakteri ve küf gibi mikropların büyümesini de azaltıyor.
Özellikle hastaneler, klinikler, soyunma odaları, okullar ve toplu taşıma gibi hijyeni önceliklendiren çeşitli ortamlarda kullanıma uygundur.
Ancak şu da unutulmamalıdır ki; BioCote® teknolojisi, kullanıcıları veya başkalarını hastalığa neden olan bakterilere, mikroplara, virüslere veya diğer zararlı organizmalara karşı korumaz. Bu teknoloji iyi hijyen ve/veya temizlik uygulamalarının yerine geçmez.
Enerji verimliliğinde öne çıkan “cool chemistry” teknolojisi fikri nasıl şekillendi?
Çevresel ayak izini azaltmanın etkili yollarını bulmak hiç de kolay değil. Örneğin binalar küresel enerjiyle ilgili karbon emisyonlarının yaklaşık %40’ından sorumludur. Dolayısıyla ister tasarımında ister inşaatında ister işletmesinde olsun içinde yaşadığımız binalar, şehirlerimizi ve topluluklarımızı daha sürdürülebilir hale getirmede giderek daha önemli bir role sahip olacak.
En büyük zorluklardan biri, tamamen iklimlendirmeye bağımlı kalmadan binaları nasıl daha serin tutacağımızdır. AkzoNobel olarak Cool Chemistry boya ve kaplama serimiz gibi güneş ışığını yansıtabilen ve dolayısıyla binaların tükettiği enerji miktarını azaltmaya yardımcı olan bir dizi ürün geliştirdik. Dünyamız ısınmaya devam ettikçe, özellikle sıcak iklimlerde bulunan binaların tasarımlarına bu akıllı kaplamaları dahil ederek fayda sağlayabiliriz. Küresel ısınmanın hızı ve yayılması göz önüne alındığında, ısıyı yansıtan ürünlerimiz dünyanın diğer bölgelerinde de giderek daha geçerli bir çözüm haline gelecektir.
Birçok yenilikçi ve çevreci projeye imza atan bir şirket olarak iş dünyasında sürdürülebilirlik stratejilerini geliştirmede gelecek için öngördüğünüz ana trendler neler?
Sürdürülebilirliğin ciddi bir etkisi olabileceğinin farkına varmak önemlidir. Bizim için gelirin %40’ı zaten sürdürülebilir çözümlerden elde ediliyor ve bu sayıyı artırmak istiyoruz. Ayrıca tüketicinin de bu yönde hareket ettiğini görüyoruz.
Örneğin, inşaat sektöründe yeşil binalar inisiyatifiyle birlikte Avrupa oyunu hızlandırıyor. Yeşil binalarda daha düşük karbon alternatiflerine olan talebin giderek arttığını görüyoruz. Ayrıca birçok müşterimizin de karbondan arınma hedeflerini belirlemede bize katıldığını ve kendi karbon ayak izlerini azaltmaya çalıştığını görüyoruz.
Bence tanık olduğumuz enerji krizi; daha düşük enerji alternatifleri aradığımız gerçeğini de açıkça ortaya koydu. Aslında bunların hepsinin ayrı bir pazarı var.
Boya ve kaplama sektörünün küresel düzeyde endüstrilerin karbonsuzlaştırılmasında önemli bir rol oynayabileceğine inanıyorum. Daha iş birlikçi bir yaklaşımla daha fazla fayda sağlayabiliriz. İnovasyonu da bu denkleme eklediğimizde bu büyük mücadelede önemli bir itici güç olacaktır. Katkıda bulunan her kişinin, zincirin birkaç farklı noktasında karbon azaltımına yol açacak değişiklikler yapması gerekiyor.
Son olarak Türkiye’de meydana gelen depremde zarar gören birçok okul için bir kampanya yürütüyorsunuz. Kampanyanın detaylarını bizimle paylaşır mısınız?
Türkiye, depremin ardından yaraları sarmak için çalışmalarını hızla sürdürüyor. AkzoNobel olarak biz de elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bu nedenle ‘Renklendir Hayatı’ projemiz kapsamında dekoratif boya markamız Marshall, Antakya Defne’deki tüm okulların iç ve dış cephe boyasını üstlendi. Bu noktada desteklerinden dolayı Defne İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve Defne Belediyesi’ne bir kez daha teşekkür ediyoruz. AkzoNobel olarak uzmanlık alanımızda üzerimize düşeni yaparak toplumsal fayda sağlamaya ve katma değer yaratmaya devam edeceğiz.