Dijital dönüşümün en yeni trendleri arasında sayılan “yapay zekâ” yazılımsal olarak değerlendirildiğinde verilerin depolandığı ve kaynağını veriden alarak çıkarımlar yapan bir sistemdir. Yapay zekâ sisteminin gelişebilmesi için ilk önemli adım “verilerin toplanması”dır.
Verilerin toplanırken “güvenlik” ve “gizlilik” ilkeleri gereği bir takım hukuk kuralları ile karşılaşılması “yapay zekâ, veri ve hukuk” üçgeninin aslında ayrılmaz bir bütün olduğunu göstermektedir. Çünkü Yapay Zekâ’nın insan ile etkileşimi süresince yaşanılacak her sonuç buna bağı olarak gelişen hukuk kurallarını da gündeme getirecektir.
İşte bu verilerin Yapay Zekâ’nın vereceği kararlar açısından belirleyici oluşu ve bir Yapay Zekâ’nın belki de tek hareket noktasının veriler oluşu dikkate alındığında, bu verilerin toplanması, depolanması, aktarılması ve anlamlandırılması için hukuk kurallarından uzak olunamaması bir gerçektir.
Söz konusu verilerin Yapay Zekâ tarafından toplanıp karar verilmesi noktasında yapay zekânın hukuki olarak bir “kişi” statüsünde olup olmadığı hususu gündemde yerini alırken, şayet bir “hukuki kişilik” tanınacak ise bununla birlikte doğacak “Hukuki Sorumlulukların” da tartışma konusu olacağı açıktır.
Peki, Yapay Zekâ bir “hukuki kişi” olarak değerlendirilebilir mi? Bu konuda doktrinde çeşitli fikirler üretilmiştir.
Birçok öğretide Yapay Zekâ’nın veriler toplayıp, insan gibi algıladıktan sonra karar verip uygulamasından doğacak zarardan sorumlu olup olmadığı tartışma konusu olmuştur. Diğer bir ifade ile Yapay Zekâ’nın “hukuki statüsü” ne olacaktır?
Hukuki olarak, “kişi” kavramı hak ve borç sahibi olabilen olarak kaşımıza çıkar. Hak ve borç sahibi olan “kişi” kavramı bizi hem “gerçek kişi” ye hem de “tüzel kişi” ifadesine götürür. İnsani özellikler taşıyan her kişi “gerçek kişi” olarak nitelendirilirken, insani özellik göstermeyen mal veya kişi topluluklarının da “tüzel kişi” olarak nitelediği bilinmektedir. Görüldüğü gibi hukuk düzeni, insan olmayan varlıklara da kişilik tanıyabilmektedir.
İşte, insani olmayan, ancak insan gibi bir zekâ ile varlığını sürdüren “yapay zekâ”nın hak sahibi olmamaları ve borç yüklenmemeleri gibi özelliklerinden türü “kişi” olarak kabul edilemeyeceği öğretide kabul görmüştür. Ancak irade açıklamaları nedeniyle doğrudan temsil ilişkisi gündeme gelebilecektir. Temsil ettikleri gerçek veya tüzel kişileri hem borç hem de hak sahibi yapmaları mümkün olacağından, “e-kişi” olarak kabul edilebilir. Dolayısıyla kendilerine özel bir hukuki statü tanımanın uygun olacağı düşünülmüştür.
Kendine özgü hukuki statüsü ile topladığı ve kullandığı verileri haliyle belli kurallara göre hareket ederek gerçekleştirmesi beklenecektir. Peki halihazırda hem ülkemizde hem de dünya örneklerinde bir yapay zekânın “veriyi kullanırken hangi kurallar çerçevesinde” ilerleyeceğine ilişkin ne tür düzenlemeler mevcuttur?
Ülkemizde 15 Eylül 2021 tarihinde Kişisel Verileri Koruma Kurumu tarafından yapay zekâ alanında faaliyet gösteren, geliştiriciler, üreticiler, servis sağlayıcılar ve karar alıcılar için 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kişisel verilerin korunması amacına dayanarak “Yapay Zekâ Alanında Kişisel Verilerin Korunmasına Dair Tavsiyeler” isminde bir rehber yayınlanmıştır.
Söz konusu Rehber ile yapay zekâ uygulamalarının uygulama ve geliştirme aşamalarında özellikle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, kişisel verilerin toplanmasında hukuka uygunluk, dürüstlük, ölçülülük, hesap verebilirlik, şeffaflık ilkelerine göre hareket edilmesi beklenmektedir.
Bununla birlikte, yapay zekâ tabanlı uygulamalardan hukuki olarak olumsuz etkilenebilecek bireyler için risk değerlendirilmesinin yapılması ve kontrol edilmesi beklenmektedir. Toplanan “veri”lerin “gizlilik” ve “mahremiyet” kuralları çerçevesinde gerçekleştirilmesi önerilmektedir.
Dünya’daki örneklere bakıldığında özellikle ABD’de veri kullanımına yönelik “Yapay Zekâ” konulu yasal belirsizliklerden ötürü çok dava açıldığı görülmektedir. Bununla birlikte, Yapay Zekâ kullanırken şirketlerin karşılaştıkları zorluklar arasında “üreten yapay zekâ”nın en üst sıralarda olduğu, çok veriye ihtiyaç duyulan bu yapıda “veri toplama” esnasında “veri gizliliği”nin ihlali karşısında GDPR yasasının gündeme geldiği ve yapay zekâ tabanlı veriye yönelik iş ve işlemler için bir yasal zemin gerektiği gündemdedir. Diğer yandan, bu konularda hukuki boşluklar olduğu ve sektörün hala hangi kurala uyacağının da bilinemediği gözlemlenmektedir.
Bir başka ülke İtalya’da yine veri tabanlı iş ve işlemler gerçekleştiren ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen “Yapay Zekâ” projesi “verilerin korunmasını ihlal” ettiği gerekçesiyle para cezası almıştır.
Yine, Güney Kore Yapay Zekâ tabanlı bir programda verilen toplanmasında “kişisel verilerin gizliliğine” dikkat edilmediği gerekçesiyle cezai uygulama getirmiştir.
Sonuç olarak; “Yapay Zekâ” irade açıklaması yeteneğiyle bir “gerçek kişi” ve “tüzel kişi”yi doğrudan temsil etmektedir. Ancak, bu temsil yetkisi ile kazandığı statü bir gerçek kişi veya tüzel kişinin sahip olduğu statüye benzememektedir. Bunun nedeni, bir gerçek kişi ve tüzel kişi gibi hak sahibi olmaması ve borç yüklenmemesinden kaynaklanmaktadır. Fakat onlar adına bir irade gösterdiği göz önüne alındığında kendisine özgü bir “hukuki statüsü” olmak zorundadır. Bu bağlamda yeni ve gelişen dünya düzeninde “Yapay Zekâ” tabanlı veriye dayalı iş ve işlemlerin yapılacağı göz önüne alındığında öncelikle yapay zekânın hukuki statüsünün belirlenmesi öğretide yaşanılan karışıklığı düzenleyecektir.
Diğer yandan, ülkeler için gerek ulusal gerekse uluslararası kabul görebilecek verilerin kullanımında Yapay Zekâ tabanlı iş ve işlemlere yönelik bir yasal mevzuatın veya bir çerçeve sözleşmesinin çalışılabileceği düşünülebilir. Elbette, yukarıdaki örneklerden yola çıkılarak bazı ülkelerin kendi ulusal anlamda var olan “Kişisel Verilerin Korunması”na yönelik hukuki düzenlemeleri mevcuttur. Bu yasal düzenlemelere “Yapay Zekâ” hususunun da eklenmesi veya uygun olacak şekilde ayrı bir hukuki metnin üzerinde çalışılması, konuya ilişkin “kuralların” ve “ilkelerin” neler olacağının daha net belirlenmesini sağlayabilir. Bu da halihazırda “yapay zekâ” tabanlı veriye dayalı işlemlerden doğacak hukuk ihlalleri ile davaların önüne geçilmesini ve sektörün biraz rahatlamasına imkan verebilir.
Son olarak; yazımın içeriğini daha rahat geliştirmeme sebebiyet veren ülkemizde özellikle “Yapay Zekâ” ve “Hukuk” konusunu harmanlayarak ve çok emek verilerek hazırlanmış İstanbul Barosu Bilişim Komisyonu Yapay Zekâ Çalışma Grubu’nun 2020 yılından itibaren çıkardığı “Yapay Zekâ Çağında Hukuk” başlıklı bültenlerinin de konuya ilgi duyan herkes tarafından takip edilmesinin yararlı olacağı kanaatindeyim.
Yararlanılan Kaynaklar
İstanbul Barosu – Bilişim Hukuku Komisyonu – Yapay Zeka Çalışma Grubu (istanbulbarosu.org.tr)
Av. Pınar Saruhan; “Yapay Zekâ Alanında Kişisel Verilerin Korunmasına Dair Tavsiyeler”, Yapay Zeka Çağında Hukuk, Sayı: 12, Eylül, 2021.
İlayda Karaaslan; “İtalyan Veri Koruma Kurumu, Yapay Zekâ Kullanımında Gizlilik İhlali Nedeniyle İlk Kez Bir Mülki İdare Birimine Para Cezası Verdi”, Yapay Zeka Çağında Hukuk, Şubat, 2024.
Av. C. Sümeyye UÇAR; “Karar İncelemesi: Güney Kore’de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu İlk Defa Bir Yapay Zekâ Sistemi’ne Uygulandı”, Yapay Zeka Çağında Hukuk, Sayı:9, Haziran, 2021.
Prof. Dr. Zafer ZEYTİN, Dr. Eray GENÇAY; “HUKUK VE YAPAY ZEKÂ: E-KİŞİ, MALİ SORUMLULUK VE BİR HUKUK UYGULAMASI”, GİRİŞ (dergipark.org.tr)
Selin, Çetin; “Yapay Zekâ ve Hukuk ile ilgili Güncel Tartışmalar” Yapay Zeka Çağında Hukuk, İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları Çalıştay Raporu, 2019, Yapay_Zeka_Caginda_Hukuk2019.pdf (istanbulbarosu.org.tr)
Yapay-Zeka-Alaninda-Kisisel-Verilerin-Korunmasina-Dair-Tavsiyeler (kvkk.gov.tr)
TÜSİAD Etkinlik & Duyuru – TÜSİAD Silikon Vadisi Ağı AI Serisi Hukuk Webinarı -TÜSİAD (tusiad.org)