Bilindiği gibi COVID-19 gibi büyük küresel bir sağlık krizi, buna bağlı olarak yaşanan ekonomik gerileme, artan eşitlik talepleri ve mali kaynaklar üzerindeki baskılar küresel ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle bu zorlu an, bu pazarların iddialı bir dijital dönüşüm gündemini takip etmeleri ve sürdürülebilir ekonomik kalkınma kazanımlarına yönelik acil kurtarma çabalarından yararlanmaları için “teknolojiyi” ve “dijitalleşmeyi” kullanmalarına vesile olmuştur.
Son on yılda, yeni teknolojilerin küresel olarak yayılması, bir milyardan fazla insanın aşırı yoksulluktan kurtulmasına yardımcı olmakla birlikte, yapılacak doğru politikalar çerçevesiyle, gelecekteki yenilikler için bir başlangıç “start-up” “sıfır noktasından aksiyon” “yeni girişim” haline gelebilecektir.
Yeni dünya düzeninde “start-up”ların öneminin vurgulanması ve çalışmalarının desteklenmesi, bu desteği verirken de ihtiyaçlar doğrultusunda gelişmekte olan ekonomilerin ekonomik kalkınma için dijital teknolojilerden nasıl tam olarak yararlanabileceğinin anlaşılması büyük önem taşımaktadır.
Kavramsal olarak “start-up” tam olarak Türkçe karşılığı olmasa da “girişim”, “yeni girişim” veya “sıfır noktasından aksiyon” vb. tanımlamalarla karşımıza çıkmaktadır. Bir hizmeti geniş kitlelere ulaştırabilme amacıyla yola çıkan “start-up”lar, bir “fikir” ile yola çıkmaktadırlar.
İşte, “bir fikir” ile başlayan bu serüvende yol alabilmek, ilerleyebilmek ve geniş kitlelere ulaşabilmek için bir “start-up”ın başlangıç noktasından tüm aşamalarında “hukuk”a ihtiyaç duyacağı aşikardır. Bu noktada, fikrin hukuki zeminde yer alabilmesi için de birtakım hukuki kuralların varlığıyla mümkün olacaktır. Bir “start-up”ın şirket kurulmasından, geliştirmek istediği fikrin hukuken korunmasına kadar birçok aşamada “hukuk” ile iç içe olacaktır.
Yeni bir fikrin korunma ihtiyacı, yaratılan markanın tescil edilmesi, patentinin alınması, şirketin kurulması, yapılması gereken sözleşmelerin oluşturulması, kişisel verilerin korunması ve rekabet yasaklarına uyulması vb. birçok hukuki kuralı da beraberinde getirecektir. Bir diğer ifade ile bir “start-up”ın başladığı yolda uyması gereken hukuki kurallar aslında “start-up hukuku”nun temelini oluşturacaktır.
Girişim hukuku olarak da ifadesini bulan “start-up hukuku”nun kendine özgü ayrı bir mevzuatı bulunmamaktadır. Yeni bir hukuk dalı olarak benimsenen bu hukuk dalı aslında birçok hukuk alanının birleşiminden oluşmaktadır diyebiliriz. Bu noktada, bir girişimcinin yukarıda izah edilen hukuki aşamalardan geçerken karışılacağı hukuk kuralları aslında “start-up” hukukunun da içeriğini oluşturmaktadır. En genel ifade ile “start-up hukuku” içerisinde Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku, Fikri Mülkiyet Hukuku, İş Hukuku, Vergi Hukuku, Bilişim Hukuku, Rekabet Hukuku, Kişisel Verilerin Korunması Hukuku, Bankacılık ve Finans Hukuku, Yatırım Hukuku, e-Ticaret Hukuku vb. birçok hukuk dalını içinde barındıran bir hukuk dalıdır.
Çok yönlü bir hukuk dalı olarak kabul gören “start-up hukuku”nu yeni bir “fikir” ile yola çıkan start-up’lar veya girişimcilerin iyi analiz ediyor olması gerekmektedir. Bu vesileyle, bir girişimcinin başlangıç aşamasında ve sonrasında yukarıda izah edilen hukuk dallarına paralel olarak bilmesi gereken kanunlar veya hukuki düzenlemeler şu şekilde sıralanabilir; Fikri hakların korunmasında 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Sınai hakların korunmasında 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, Sözleşme ve Borç İlişkileri Kapsamında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, Ticari ilişkiler kapsamında 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, E-ticaret faaliyetleri kapsamında 6563 Sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Kanunu, Kişisel verilerin korunması kapsamında 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Tüketicilerle ilişkilerini düzenleyen 6502 Sayılı Tüketici Kanunu, Yatırım fonları, kitle fonlaması, girişim sermayesi gibi yatırım ortamının iyileştirmesi kapsamında SPK mevzuatı, Vergilendirmeye ilişkin 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu, İşçi ve işveren ilişkilerini düzenleyen 4857 Sayılı İş Kanunu ile 6331 İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu vb.
Sonuç olarak; “start-up” kavramsal olarak tam bir tanımı olmasa da “girişim”, “sıfır noktasından aksiyon” vb. birçok tanımlamalarla ifade edilmektedir. Start-up’ların orijinal olarak nitelendirdikleri “fikir”lerinin bir hizmete dönüşümü noktasında birtakım risklerle ve uyuşmazlıklarla karşılaşmaması için izlemesi ve bilmesi gereken hukuk dalları yukarıda belirtilmiştir. İşte, Bilişim Hukuku’ndan Ticaret Hukuku’na kadar uzanan bu geniş yelpazede bir “start-up”ın “start-up hukuku”na hakim olması önemlidir. Bu noktada, “start-up” hukukunu oluşturan tüm hukuk dallarına hakim ve bir girişimciyi yönlendirebilecek hukuki bilgiye haiz yeterli ve yetenekli hukukçuların yetişmesi de aynı paralellikte önem taşımaktadır.
Bunun yanı sıra, belki de ilerleyen dönemlerde girişimciliğin ve “start-up”ların daha da artmasıyla “start-up hukuku”nun kendine özgü bir mevzuatı olması konuları gündeme gelecektir.
Yararlanılan Kaynaklar
Zeynep İnceer Üçgül and Ertunc Ozun; “Türkiye’de Girişimcilik: Startup Hukuku ve Girişimcilere Yönelik Teşvik ve Destekler”, Türkiye’de Girişimcilik: Startup Hukuku ve Girişimcilere Yönelik Teşvik ve Destekler – Contracts and Commercial Law – Turkey (mondaq.com)
Girişim Hukuku Nedir?Girişimciler İçin Hukuk Rehberi – 1 – Karataş Partners (karataspartners.com)
Start-up Hukuku: Yeni Girişimlerin Hukuki Rehberi – HUKUK HİZMETİ (avukatum.com)
Erdemir & Özmen | Startup Hukuku (erdemirozmen.com)
Startup Hukuku Hakkında Bilinmesi Gereken 6 Madde | Mükellef Blog (mukellef.co)