Son 2-3 yılda yapay zeka enstrümanlarının hayatımıza girmesiyle birlikte birçok yeni kavram gündeme geldi. Bu bağlamda, yapay zeka araçlarını bir düşman olarak görmek yerine, onlarla iş birliği yapabilen bir ‘dost’ gibi kabul etme gerekliliği sıkça vurgulanıyor. Hatta Deloitte, geçtiğimiz yıl yapay zeka ile iş yapma dönemini ‘Birliktelik Çağı’ (Age of With) olarak adlandırmıştı. Bu, insanların büyük işler başarmak için makinelerle birlikte çalışacağı yeni bir dönemin habercisiydi.
Hemen ardından hayatımıza giren ‘üretken yapay zeka’ (Gen AI) kavramı ile insan gibi öğrenme yeteneklerine sahip araçlarla tanıştık. Üretken yapay zekanın interaktif özellikleri, onu sadece ezberci bir robot olmaktan çıkararak çok daha ileri bir noktaya taşımaktadır. Hatta bu gelişmeler, teknolojideki ‘iPhone Anı’ gibi bir değişim döneminin yaşandığını gösteriyor; bu durumu yine Deloitte raporlarında görmekteyiz. Tüm bu akılalmaz ilerlemelere rağmen, yapay zekanın ‘kalpten’ yapılan işleri insanlar gibi gerçekleştiremeyeceği fikri hâkim. Bu nedenle, yapay zekanın insanlık için bir tehdit olmadığını düşünenlerin sayısı giderek artmakta.
EZBERCİ ROBOTLAR GİTSİN, AKIL YÜRÜTENLERİ GELSİN
Yapay zeka alanındaki yeni icatları merakla beklerken, geçen hafta Reuters’ın haberine göre, ChatGPT’nin yaratıcılarından OpenAI’nin ‘Muhakemeli Yapay Zeka’ (MYZ) üzerinde çalıştığı ortaya çıktı. Uzun zamandır ‘akıl yürütebilen’ ve duruma göre kendi ‘muhakeme yeteneğini’ ortaya koyabilen bir yapay zeka modelinin nasıl olacağı tartışılıyordu. ‘Cognitive AI’ adı verilen bu yeni ürün, aklı başında bir insan gibi ‘muhakeme gücüne’ sahip olmayı hedefliyor ve şu an için OpenAI’nin içinde gizli bir proje olarak ilerliyor. Şirket sözcüsü, Reuters’a “Yapay zeka yeteneklerimize zamanla ‘akıl yürütmeyi’ de eklemek istiyoruz” demekle yetindi.
Oksijen’den Levent Ertem’in haberine göre, Muhakemeli Yapay Zeka hayatımıza girerse neleri kolaylaştıracak ve neden böyle bir araca ihtiyaç var? Öncelikle, insanoğlunun tek başına analiz edemeyeceği kadar büyük veri kümeleri içinde derinlemesine analiz yapma kapasitesine sahip. Bu devasa bilgi yelpazesinden elde edilen verileri, ‘akıl yürütme becerisi’ ve ‘doğru mantıksal yargı’ ile bir sonuca ulaştırabilir. Onlarca, hatta yüzlerce faktörü göz önüne alarak karmaşık konularda karar vermek insanoğlu için oldukça zorlayıcıdır; ancak MYZ ile bu süreç çok daha yönetilebilir hale gelebilir. Örneğin, bir hastanın tüm tıbbi geçmişi ve test sonuçlarını analiz ederek doktoruna en optimal tedavi önerisini sunabilir. ABD’de IBM’in ürettiği ‘Watson’ adlı araç, karmaşık tıbbi teşhislerde dünya çapındaki doktorlara “bir de şu açıdan bakmak gerekir” diyerek destek vermektedir. Yine, Google’ın DeepMind’ı tarafından sunulan AlphaGo, dünyanın en iyi Go oyuncularını yenerek stratejik düşünme konusundaki becerilerini kanıtlamıştır.
ÖĞRENMEYE AÇIK VE DÜŞÜNEBİLEN MAKİNELER
Son bir iki yılda sunulan yapay zeka araçlarının büyük bir kısmı, belirli kurallar ve algoritmalar çerçevesinde çalışmaktadır. Yani, insanoğlu robotuna belli bir şablon çizerek, bu kurgu içinde hareket etmesini ve hamlelerini buna göre yapmasını bekliyor. Bu, rakamlarla yapılan somut analizler, binlerce sayfalık bir raporu özetlemek veya tüm kuralların belirlendiği bir satranç oyunu gibi durumlar olabilir. Yapay zeka araçları, bu tür görevleri başarıyla yerine getirebiliyor. Ancak MYZ, bu kuralların ötesine geçerek yeni bilgiler öğrenmeye açık bir ürün olarak tasarlanıyor. Mantık yürütebilir, insanoğluna yaratıcı çözümler sunabilir. Geleceğin ‘düşünen makineleri’ olarak şu an için ürkütücü bir kavram gibi görünse de, aslında ‘insana destek olacak’ bir araç olarak değerlendirilmelidir. Bu, ‘gelecekte olacak’ diye düşündüğümüz şeyleri artık bir bilim kurgu hayali olmaktan çıkaracaktır. Dolayısıyla, bunu yalnızca bir teknolojik gelişme olarak değil, aynı zamanda insan hayatını dönüştürecek bir potansiyel olarak görmekte fayda var.