Başkanlık Seçimleri Öncesi Adaylar Arasındaki Tartışma
ABD’de 5 Kasım’da gerçekleştirilecek başkanlık seçimlerine yönelik geri sayım hızla devam ederken, Demokrat başkan yardımcısı adayı Walz ile Cumhuriyetçi rakibi Vance, CBS News’te yayınlanan bir canlı yayında karşı karşıya geldi. 90 dakikalık programın başında el sıkışarak dostça bir başlangıç yapan iki aday, zaman içinde hararetli tartışmalara girmeden birbirlerine zıt görüşlerini dile getirdi.
Programın başlangıcında Orta Doğu’daki güncel gelişmelere, özellikle de İran’ın İsrail’e yönelik saldırılarına dair tartışmalar öne çıktı. Bunun yanı sıra, Helene Kasırgası’nın etkileri, yasa dışı göçmen sorunu, kadınların haklarıyla ilgili kürtaj tartışmaları, ekonomik durum ve enflasyon, silahlanma, demokrasi ile iklim değişikliği gibi pek çok önemli konu ele alındı.
İki Adayın İsrail’e Destekleri ve İran Tartışmaları
Programın başında, Orta Doğu’daki artan gerilimin sorumlusunun kim olduğuna dair yapılan tartışmada her iki aday da rakiplerinin İran’ı güçlendirdiği görüşündeydi. Walz, 7 Ekim’de gerçekleşen Hamas saldırılarına atıfta bulunarak İsrail’e olan desteğinin tam olduğunu vurguladı. ABD’nin Orta Doğu’daki varlığının sürdürülmesi gerektiğini savunan Walz, Biden-Harris yönetiminin İsrail’in güvenliği konusundaki çabalarını öne çıkardı. Demokrat aday, “İsrail’in kendini savunabilmesi son derece önemlidir.” diyerek, Gazze’de bir ateşkes sağlanmasının ve esirlerin evlerine dönmesinin yanı sıra, Gazze’deki insani krizin sona ermesi gerektiğini dile getirdi.
Walz, Donald Trump’ın dış politika konularında “son derece tehlikeli” olduğunu belirterek, Trump’ın İran ile nükleer anlaşmadan çekilmesinin, İran’ın nükleer silahlara daha fazla yaklaşmasına olanak tanıdığını savundu. Vance ise Walz’ın iddialarına karşılık vererek, Demokrat Biden-Harris yönetiminin İran’a milyarlarca dolar vererek Tahran’ı güçlendirdiğini ve mevcut karmaşanın temel sorumlusunun bu yönetim olduğunu ifade etti. Cumhuriyetçi başkan yardımcısı adayı, Trump’ın nükleer anlaşmadan çıkmasının dünya için daha güvenli bir ortam oluşturduğunu iddia etti.
Vance, “Bu saldırıyı gerçekleştiren İran, Kamala Harris yönetimi sayesinde 100 milyar dolar elde etti ve dondurulmuş varlıkları serbest bırakıldı. Peki, bu parayla ne yaptılar? Silah satın aldılar ve şimdi müttefiklerimize saldırmaya başladılar.” diyerek İsrail’e desteklerini vurguladı. Vance, İsrail’in bölgede “önleyici saldırı” düzenlemesine olumlu yaklaşılması gerektiğini belirterek, “Bu, İsrail’in alacağı bir karardır; kendi güvenliklerini sağlamak zorundalar. Bizim, müttefiklerimiz kötü adamlarla savaştığında destek vermemiz gerekir.” dedi. Walz ise Vance’in suçlamalarına yanıt verirken, Trump’ın İran’a yönelik bazı saldırılar karşısında hiçbir şey yapmadığını vurgulayarak, “İran, Donald Trump’ın kaypak liderliği nedeniyle nükleer silahlara daha yakın durumda. İran, uluslararası hava sahasında bir Amerikan uçağını vurduğunda, Trump sadece Twitter’da bir mesaj attı; bu onun standart diplomasisi.” şeklinde konuştu.
Sınır Güvenliği ve Ekonomi Üzerine Tartışma
İki adayın sınır güvenliği konusundaki karşılıklı suçlamaları da dikkat çekiciydi. Walz, Trump’ı sınır güvenliğini artırmaya yönelik yasa tasarısını çöpe attırmakla suçladı. Vance ise, Demokrat Biden-Harris yönetimi döneminde ülkeye giren yasa dışı göçmen sayısının rekor seviyelere ulaştığını ve bu kişilerin arasında ciddi oranda suçluların bulunduğunu vurguladı.
Trump’ın başkanlığı döneminde iyi bir ekonomik performans sergilendiğini savunan Vance, Demokratların ise bu ekonomiyi ciddi şekilde bozduğunu ve son birkaç yıl içindeki enflasyonla Amerikalıların yaşamlarının zorlaştığını belirtti. Orta sınıftan geldiğini ifade eden Walz, Harris’in ekonomik planının orta sınıfı yeniden güçlendirecek unsurları içerdiğini ve insanların daha uygun koşullarda ev sahibi olmasını sağlayacak güçlü bir program geliştirdiklerini belirtti.