OECD’den Sürdürülebilir Yatırım Araçları ve Küresel Piyasalar Üzerine Değerlendirme
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Sermaye Piyasaları ve Finansal Kuruluşlar Dairesi Başkanı Serdar Çelik, sürdürülebilir yatırım araçlarının önemine ve küresel piyasalardaki gelişmelere dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Çelik, COVID-19 pandemisi sürecinde birçok ülkenin kamu harcamalarını artırma yoluna gittiğini, bu sayede ekonomik aktivitelerin sürdürüldüğünü ve işsizlik oranlarının düşürülmesine yönelik önemli adımlar atıldığını belirtti.
Çelik, salgın döneminde alınan önlemlerin gerekli olduğunu ancak her müdahalenin kendine has yan etkileri bulunduğunu vurgulayarak, “Bu yan etki, dünya genelinde enflasyon olarak kendini gösterdi. Şu anda enflasyon açısından dünya genelinde hava daha olumlu. Yakın zamanda faiz indirimleri başlamış olsa da, genel olarak dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Dünyada borçluluk oranları oldukça yüksek, bu nedenle hem şirketlerin hem de devletlerin bu durumu dikkatle takip etmesi gerekiyor.” dedi.
Küresel piyasalarda, faiz oranlarının düşmesini beklediklerini ancak bu seviyelerin, salgın öncesi döneme kıyasla daha yüksek olacağını dile getiren Çelik, “Yani, dengeye ulaşacağımız nokta, son 10 yılda neredeyse sıfır faizle borçlandığımız dönem gibi olmayacak. Bugünkü seviyelerin altında olsa da, daha orta bir seviyede dengelenecek. Bu durum, mevcut borçluluk nedeniyle borç ödeme maliyetlerini artıracak. Devletler bütçelerinde kesintiler yapacak, şirketler zorlanacak. OECD olarak bu sürecin yakından izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.
Kurumsal Yatırımcıların Rolü ve Gelişmeler
Çelik, gelişmiş ülkelerde piyasa dinamiklerinin büyük oranda kurumsal yatırımcılar tarafından kontrol edildiğini belirterek, “Özellikle ABD’de bu oran yüzde 70-80 civarında. Kurumsal yatırımcı olarak tanımladığımız emeklilik fonları ve yatırım fonları gibi aktörlerin piyasada kritik bir rolü var. Bu aktörler, yatırımcıları doğru yönlendirme ve sağlıklı yatırımlar yapma açısından son derece önemli.” dedi.
Gelişmiş ülkelerde kurumsal yatırımcıların rolünün giderek arttığını, ancak Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde bu oranın hala oldukça düşük olduğunu ifade eden Çelik, “Örneğin, emeklilik sistemlerinin sermaye piyasalarına yatırım oranı oldukça düşük. Kurumsal yatırımcılar, uzun vadeli ve deneyimli yatırımcılardır, fakat gelişmekte olan ülkelerdeki payları yüzde 20’nin altında. Bu durum, aslında büyük bir potansiyeli de işaret ediyor. Daha fazla kurumsal yatırımcının olduğu ve bunların sermaye piyasaları aracılığıyla daha fazla yatırım yaptığı bir modeli öneriyoruz.” şeklinde ekledi.
Sürdürülebilir Tahviller: Potansiyel ve Zorluklar
Çelik, sürdürülebilir tahvillerin çeşitli türlere ayrıldığını ve son 2-3 yılda bu tahvillerin önceki döneme nazaran 4-5 kat büyüdüğünü belirtti. Sürdürülebilir tahvil ihraçlarının devletler de dahil olmak üzere 1 trilyon dolara yaklaştığını ifade eden Çelik, bu ihraçların yarısının şirketler tarafından yapıldığını, geri kalanının ise devletler tarafından gerçekleştirildiğini kaydetti.
Çelik, “Pazar büyüyor ancak hala tahvil piyasasının sadece yüzde 10 gibi küçük bir kısmını oluşturuyor, bu da büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu gösteriyor. Sürdürülebilir tahviller, iklim ve sosyal konularla mücadelede önemli bir araç olup, önemli bir finansman kaynağı sağlıyor. Ayrıca, hem yatırımcılar hem de şirketler açısından daha net planlama yapılmasını mümkün kılıyor.” dedi.
OECD olarak sürdürülebilir tahvillerin daha etkin işleyebilmesi için yapılması gerekenler üzerine araştırmalar yaptıklarını belirten Çelik, “Özellikle, şirketlerin verdikleri taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğine dair bir yaptırımın olmaması önemli bir zayıflık. Sonuçta, şirketler bu parayı iklim yatırımlarında veya enerji tüketimini azaltmada kullanacaklarına dair söz veriyorlar ancak bu sözlerin tutulmaması durumunda herhangi bir yaptırım yok. Bu, önemli bir eksiklik.” ifadelerini kullandı.
Çelik, ayrıca, yeterli proje sayısının olmamasının da bir diğer zayıflık olarak öne çıktığını, çoğu tahvil ihracında şirketlerin bu parayı çevresel olmayan projelerde veya mevcut projelerin finansmanında kullandıklarını belirtti. “Örneğin, 1 milyar dolarlık bir tahvil ihraç edildiğinde, bu paranın ne kadarının gerçekten yeni projelere ayrıldığı konusunda ciddi soru işaretleri var.” diye ekledi.