Ağlamanın Faydaları ve Önemi
Çoğunlukla acı ve hüzünle ilişkilendirilmesine rağmen, “ağlamak iyidir” ifadesini sıkça duyabilirsiniz. Bu durum, bir tezat gibi görünse de, gerçekten de ağlamak insanı ruhsal olarak rahatlatabilir. Stresten ve duygusal acıdan kurtulmanın yanı sıra, ağlamak vücutta iyi hissettiren hormonların salınımını da teşvik eder.
Diğer hayvanlar gözlerini kayganlaştıran sıvılar üretirken, duygusal bir tepki olarak ağlayan tek türün insanlar olduğunu biliyor muydunuz? İnsanlar, farklı durumlara yanıt olarak çeşitli türlerde gözyaşları üretirler. Bunlar arasında:
- Tahriş edici gözyaşları: Bir cismi veya zararlı bir maddeyi gözden uzaklaştırmak için üretilir.
- Sürekli gözyaşları: Gözleri nemli tutmak ve korumak amacıyla sürekli olarak üretilen gözyaşlarıdır.
- Duygusal gözyaşları: Duygusal anlar sırasında, özellikle hüzün veya sevinç gibi yoğun duygularla tetiklenen gözyaşlarıdır.
Duygusal ağlama, diğer iki tür gözyaşının koruyucu işlevi olmamasına rağmen, birçok sağlık faydası ile ilişkilendirilmiştir. Duygusal ağlamanın faydaları üzerine yapılan araştırmalara göre, duygusal ağlama vücudu, beyin tarafından üretilen ve genellikle “aşk hormonu” olarak bilinen oksitosin ile doldurur. Oksitosin, başkalarıyla daha güçlü bağlar kurmamıza yardımcı olur ve mutlu hissetmemizi sağlar. Ayrıca, kalp krizinden sonra kalp sağlığını iyileştirmeye de katkıda bulunabileceği gösterilmiştir.
Ağlamak, aynı zamanda bir tür endojen opioid olan endorfinlerin salınımını da artırır. Bu hormonlar, duygusal ve fiziksel acıdan kurtulma, mutluluk hissi, stres direnci ve kardiyovasküler koruma ile ilişkilidir. Endorfinler, acıya olan toleransı artırarak, insanların kendilerini daha sakin hissetmelerine yardımcı olur. Bu bağlamda, ağlamak, insanın rahatlamasını sağlayan doğal bir mekanizma olarak işlev görmektedir.
Ağlamak ve Kalp Sağlığı Arasındaki Bağlantı
2007 yılında gerçekleştirilen bir araştırmada, 60 kız öğrencinin nötr ve hüzünlü filmler izlerken kalp atış hızları ve solunum hızları ölçüldü. Elde edilen veriler, kalp hızının ağlamaya hazırlık aşamasında arttığını ve ağlama başladığında hızla azaldığını ortaya koydu. Ayrıca, ağlamak, yaklaşık 4 dakika süren daha yavaş bir nefes alma sürecine de neden oldu. Bu bulgular, ağlamanın bir sıkıntı sinyali olarak işlev görmesine rağmen, aynı zamanda ağlayan kişinin hem duygusal hem de fiziksel durumunu düzeltmede önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor.
İçine atma davranışının bilimsel adı baskıcı başa çıkmadır ve bu durumun birçok olumsuz sonuç doğurabileceği araştırmalarla kanıtlanmıştır. 2012 yılında gerçekleştirilen ve 6.775 katılımcıyı kapsayan 22 çalışma üzerinde yapılan meta analiz, “baskıcı başa çıkma, kanser ve kardiyovasküler hastalıklar, özellikle hipertansiyon arasında önemli ilişkiler bulmuştur.” sonucuna ulaşmıştır. Bu bulgular, baskıcı başa çıkma kavramının hem kanser sonuçları hem de hipertansiyon sorunları üzerindeki etkisini vurgulamaktadır.