Asya Merkez Bankalarının Dolar Karşısındaki Stratejileri
Asya merkez bankaları, güçlü bir dolara karşı para birimlerini korumak amacıyla türev ürünleri giderek daha fazla kullanmaya başladı. Bu durum, bölgedeki merkez bankalarının döviz piyasalarındaki dalgalanmalara yanıt verme şekillerini değiştirdi.
Özellikle Hindistan Merkez Bankası, net kısa vadeli dolar pozisyonunu Aralık ayında 68 milyar dolara çıkararak rekor kırdı. Bu, Hindistan’ın döviz rezervlerini koruma çabalarının bir göstergesi. Diğer yandan, Endonezya Merkez Bankası’nın net açık pozisyonu 19,6 milyar dolara ulaşarak 2015 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Malezya ise, geçen yıl yaklaşık 4 milyar dolar artış gösteren net kısa vadeli forward hesabını Kasım ayı itibarıyla 27,5 milyar dolara yükseltti.
Vadeli hesapların artışı, merkez bankalarının para birimlerini savunmak için stratejilerini değiştirdiğini gösteriyor. Ancak, dolara karşı yapılan bu hamlelerin, spot işlemlere ek olarak türevlerin kullanılmasıyla birlikte, satış baskısının sadece ertelendiği yönündeki endişeleri artırdığı da bir gerçek. “Olması gereken değer kaybı ileri bir tarihe ertelenmiş oluyor” ifadesi, bu durumu daha iyi açıklıyor.
Avustralya ve Yeni Zelanda Bankacılık Grubu döviz stratejisti Dhiraj Nim, bu konuya dair, “Bu, para birimindeki değer kaybını basit bir şekilde ileri bir tarihe ertelemek ve bu süreçte güveni göstermek için manşet rezervlerini yüksek tutmak amacı taşıyor,” dedi. Ayrıca, “Bu senaryodan biraz endişeliyim” diyerek endişelerini dile getirdi.
Bank of America Corp. döviz ve kur stratejisi eş başkanı Claudio Piron da, “Özellikle ABD’nin adil ticaret konusunda ve döviz manipülasyonuna karşı baskıyı artırdığı bir ortamda, bu çok hassas bir konu,” dedi.
Forward işlemlerinin merkez bankaları için bazı avantajları bulunuyor. Bu avantajlar arasında daha düşük maliyetler ve para arzını etkilemeden döviz piyasalarına müdahale etme imkanı yer alıyor. Ancak bu işlemler aynı zamanda merkez bankalarının müdahalelerini gizlemelerine de olanak tanıyor. Türevlerin resmi rezervleri tüketmemesi, ABD Başkanı Trump’ın tepkisini çekme riskini en aza indiren bir yöntem olarak öne çıkıyor.