Güneş Sistemi’nin Gizemleri: Küçülen Gezegenler
Güneş Sistemimizdeki ve ötesindeki farklı nesneleri gözlemlerken, bilim insanları bazı gezegenlerin ve doğal uyduların küçülmekte olduğuna dair ilginç kanıtlarla karşılaştılar. Peki, bu küçülme olayı ne anlama geliyor ve Dünya’mız için de geçerli mi?
1974 yılında NASA’nın Mariner 10 görevi, Merkür’ün yanından geçerek, Güneş Sistemi’ndeki en küçük gezegen olan Merkür’ün küçülmesine dair önemli bulgular ortaya koydu. Bu bulgular, gezegenin yüzeyinde bulunan ve “yarıklar” olarak adlandırılan, kilometrelerce uzunluktaki yamaçlardan toplandı. Bu yarıklar, gezegenin termal soğuma süreci nedeniyle büzülürken, “itmeler” adı verilen yapılar altında oluşan fayların içeri doğru kaymasından kaynaklanıyordu. Bilim insanları, bu durumu şu şekilde açıklıyorlar: “Merkür’ün iç kısmı küçüldüğünde, yüzeyi (kabuğu) daha az alan kaplıyor. Bu nedenle, bitişik arazilerin birbirinin üzerine itilmesiyle ‘itme fayları’ oluşuyor.“
Açık Üniversite’de Gezegensel Jeoloji Profesörü olan David Rothery, 2023 yılında yayımlanan bir makalesinde bu durumu şöyle anlatıyor: “Bu, yaşlandıkça bir elmanın üzerindeki kırışıklıklara benziyor. Ancak bir elma kuruduğunda küçülürken, Merkür’ün küçülmesi iç kısmının termal büzülmesi nedeniyle gerçekleşiyor.” Gökbilimciler, Merkür’deki bu yarıkların çoğunun yaklaşık 3 milyar yıl önce oluştuğu sonucuna vardılar. Ancak 2023 çalışmasında ekip, Merkür’ün hâlâ soğumakta olduğunu ve gezegenin büzülmesinin henüz sona ermediğine dair yeni kanıtlar buldu.
Benzer bir büzülme, Ay için de geçerlidir. 2010 yılında, Ay’ın jeolojik yapısını inceleyen gökbilimciler, Ay’ın da küçüldüğüne dair önemli bulgular elde ettiler. Apollo 15, 16 ve 17 misyonlarına ait görüntülerde, Ay’ın soğudukça büzüldüğünü ve bunun oldukça yakın bir geçmişte gerçekleştiğini keşfettiler.
Yaşlanma Sürecindeki Dünya
Dünya, daha kalın bir atmosfere sahip olduğundan, Ay ve Merkür’e kıyasla daha karmaşık bir yapıdadır. Dünya, her yıl gezegenimize yaklaşık 40.000 ton malzeme (toz ve kaya) düşmesi nedeniyle biraz kütle kazanıyor. Ancak bu kazanım, atmosferimizden uzaya kaçan gaz miktarıyla kıyaslandığında önemsiz bir rakam olarak değerlendirilmektedir.
Mikrobiyolog ve bilim iletişimcisi Dr. Chris Smith, BBC’ye verdiği bir röportajda, “Fizikçiler, Dünya’nın her saniye yaklaşık üç kilogram (6,6 pound) hidrojen gazı kaybettiğini gösterdi. Gezegenin her yıl kaybettiği hidrojen miktarı yaklaşık 95.000 ton.” dedi. Ayrıca, “Bu olayın yaşandığı diğer bir hafif gaz ise helyumdur; etrafta oldukça az helyum bulunduğundan, yılda yaklaşık 1.600 ton helyum kaybediyoruz.” şeklinde ekledi.
Smith, bu kayıpları ve çekirdeğin soğumasından kaynaklanan enerji kaybı ile gezegenin iklim değişikliği nedeniyle kazanılan enerji gibi diğer faktörleri dengeleyerek, Dünya’nın her yıl yaklaşık 50.000 ton hafiflediğini tahmin ediyor. Bu kayıp, kulağa büyük bir değer gibi gelse de, gezegenin toplam kütlesinin yaklaşık %0,000000000000001‘i kadar bir miktardan bahsediyoruz.
Bilim insanları, milimetre düzeyinde hassasiyetle uydu lazeri ölçümleri gibi bir dizi teknik kullanarak, Dünya’nın genel yarıçapının yılda yaklaşık 0,1 milimetre oranında değiştiğini tespit ettiler. Bu, insan saçının genişliğine yakın bir değeri ifade ediyor. Kısacası, Dünya da, Merkür ve Ay gibi küçülme sürecindedir. Ancak bu küçülme, neredeyse gözle görülmeyecek kadar az bir oranla gerçekleşmektedir.