OpenAI’ın kurucu ortaklarından Ilya Sutskever, teknoloji dünyasında ezber bozan bir adım atarak yeni girişimi Safe Superintelligence Inc. ile sahneye çıktı. Şirket, henüz herhangi bir ürün ya da demo bile sunmadan 32 milyar dolarlık değerlemeye ulaştı. “Önce güvenlik, sonra süper zekâ” mottosuyla kurulan bu yeni oluşum, girişimcilik dünyasında tartışmaları da beraberinde getirdi.
Ticari değil, varoluşsal yatırım
Safe Superintelligence (SSI), yapay zekânın insanlıkla uyumlu şekilde gelişmesi gerektiğini savunuyor ve bu amaç doğrultusunda, pazarlama ya da gelir odaklı hiçbir faaliyet yürütmeden, tamamen araştırmaya odaklanmış bir yapı inşa ediyor. Henüz halka açık bir ürün, platform ya da servis bulunmamasına rağmen yatırımcılar, bu girişime yalnızca finansal değil, etik ve varoluşsal değer atfediyor.
OpenAI ayrılığının arkasında güvenlik hassasiyeti mi var?
Ilya Sutskever’in 2024’te OpenAI’dan ayrılması, içeriden gelen bilgilere göre şirket içinde güvenlik önceliği ile ticari hedefler arasındaki görüş ayrılığına dayanıyor. Safe Superintelligence ise bu ayrılığı adeta bir vizyona dönüştürerek, ilk günden itibaren “güvenli süper zekâ” odağını merkeze alıyor.
Sutskever’in tek şansı felsefesi
Sutskever’e yakın kaynaklar, onun her zaman “tek şansımız var” anlayışıyla hareket ettiğini ve süper zekânın ya güvenli bir şekilde geliştirileceğini ya da hiç geliştirilmeyeceğini savunduğunu belirtiyor.
Yatırımcılar sıraya girdi, ekip ultra niş
Şirket, Silikon Vadisi’nden ve küresel fonlardan devasa destek almış durumda. İçeriden sızan bilgilere göre çok küçük ama son derece seçkin bir ekiple çalışan Safe Superintelligence, kaynaklarını yalnızca etik ve güvenlik odaklı AGI (Yapay Genel Zekâ) geliştirmeye harcıyor. Şirketin tamamen araştırmaya odaklı yapısı, start-up dünyasında alışılmış ticari mantığın dışına çıkan bir örnek oluşturuyor.
Yeni nesil girişimcilik: Sessiz ve derin etkili
Henüz medya ile paylaşılmış bir demo ya da teknik doküman olmasa da sektör içerisindeki etkisi şimdiden çok büyük. Bazı uzmanlar şirketin kapalı kalmasını eleştirirken, bazıları bu stratejiyi “radikal odaklanma” olarak yorumluyor.