EY, Girişimcilik Barometresi 2025 raporunu yayımladı. Bu kapsamlı araştırma, girişimlerin, start-up’ların ve çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren özel işletmelerin görüşleri alınarak, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa bölgesindeki 16 ülkedeki girişimcilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Çalışma, bölgedeki girişimcilik ortamının mevcut durumunu detaylı bir şekilde analiz ederek, bölgesel trendleri ortaya koymayı ve çeşitli paydaşlara yol gösterecek içgörüler sunmayı amaçlıyor.
Girişimcilik ekosisteminin dinamiklerini anlamak ve geliştirmek adına kritik önemde olan bu rapor, inovasyonun ve teknolojinin iş süreçlerine entegrasyonunun, bölge genelinde nasıl bir gelişim gösterdiğini de ortaya koyuyor. Girişimcilerin beklentileri, yatırımları ve stratejileri üzerinde derinlemesine bir bakış açısı sunan bu çalışma, özellikle Türkiye’nin inovasyon ve yatırım alanındaki duruşunu diğer bölge ülkeleriyle kıyaslıyor.
İnovasyonun Stratejilerde ve Süreçlerde Kırılımı
Rapora göre, Türkiye’deki girişimciler, önümüzdeki 12 ay içinde inovasyona büyük önem veriyor. Anket katılımcılarının %51’i organizasyonel inovasyona, %49’u süreç inovasyonuna ve yine %49’u stratejik ve pazarlama inovasyonuna odaklanmayı planlıyor. Ürün inovasyonuna yönelenlerin oranı ise %44 seviyesinde kalıyor. Bu veriler, Türkiye’deki girişimcilerin öncelikle mevcut organizasyon yapılarını ve iş akışlarını geliştirmeye odaklandığını gösteriyor. Aynı zamanda, pazarlama ve satış kanallarını güçlendirmeye yönelik adımlar attıklarını da ortaya koyuyor.
Türkiye’deki girişimcilerin, bölge genelindeki eğilimlerle karşılaştırıldığında, strateji ve pazarlama inovasyonuna %49 ile daha yüksek oranda yöneldiği görülüyor. Bölge genelinde bu oran %38 iken, ürün inovasyonu ise %53 bölge ortalamasına kıyasla Türkiye’de %44 seviyesinde seyrediyor. Bu durum, girişimcilerin yeni ürün veya hizmet geliştirme konusunda daha temkinli olduklarını ve mevcut yapıları optimize etmeye öncelik verdiklerini gösteriyor.
Yapay Zeka Uygulamaları ve Dijital Dönüşüm
Girişimcilerin dijital dönüşüm alanında gösterdikleri kararlılık dikkat çekiyor. Türkiye’deki girişimcilerin, son 12 ayda dijital araçlara yaptıkları yatırımların arttığını ve teknolojiyi iş süreçlerine entegre ettiklerini görüyoruz. Bölge ortalamasına göre, Türkiye’de yapay zeka kullanım oranı %74 ile %61’in üzerinde seyrediyor. Ayrıca, katılımcıların %76’sı, yapay zekanın operasyonel verimlilik ve üretkenliği artırma potansiyeline inandıklarını belirtiyor.
Yapay zekanın hata oranlarını azaltması, kaliteyi yükseltmesi, karar alma süreçlerini hızlandırması ve rutin görevleri otomatikleştirmesi gibi avantajlara vurgu yapan girişimciler, bu teknolojiyi veri analitiği ve süreç otomasyonu alanlarında daha yoğun kullanıyor. Müşteri destek ve pazarlama aktivitelerinde ise kullanım oranı %34 civarında seyrediyor. Ancak, %48’lik bir kesim, yapay zekanın getirdiği güvenlik ve düzenleyici belirsizliklerden endişe duyuyor. Bu da, stratejik kararlar alırken dikkate alınması gereken önemli bir risk faktörüne işaret ediyor.
Yatırım ve Finansman Yaklaşımları
Türkiye’de girişimciler, yatırım ve finansman konusunda daha temkinli bir tutum sergiliyor. Öz kaynaklara dayalı finansman modellerini tercih eden girişimciler, önümüzdeki 12 ay içinde en çok BT sistemleri ve yazılım güncellemelerine yatırım yapmayı planlıyorlar (%65). Bu yatırımları, süreç otomasyon teknolojileri (%44), online satış platformlarının geliştirilmesi (%35) ve ekipman yatırımları (%33) takip ediyor. Yatırım planlamasında yeni tesis kurma oranı %19 ile sınırlı kalırken, yatırım yapmayı düşünmeyenlerin oranı %14’e ulaşmış durumda.
Yatırım kararlarını etkileyen en önemli faktörler arasında ekonomik riskler (%60), faiz oranlarındaki artış ve kredi koşullarındaki olumsuzluklar (%49), finansal erişim zorlukları (%44) ve yatırım fırsatı eksikliği (%26) bulunuyor. Bölge geneline kıyasla, Türkiye’nin BT yatırımlarında %58 ile daha kararlı bir duruş sergilediği görülürken, regülasyon ve siyasi belirsizlik oranı %37’ye karşı %53 oranında daha yüksek seviyelerde seyrediyor.
İş Gücü Yönetimi ve İşgücü Gelişimi
İşgücü konusunda, Türkiye’deki girişimcilerin %44’ü önümüzdeki 12 ayda yeni tam zamanlı çalışan alımı planlıyor, %42’si ise mevcut kadroyu korumayı tercih ediyor. İşe alım sürecinde karşılaşılan en önemli zorluklar; rekabetçi maaş ve yan haklar sunmak (%56), gerekli becerilere sahip aday bulmak (%53), deneyimli aday eksikliği (%49) ve aday beklentilerini karşılamak (%30) olarak sıralanıyor.
İşgücü yönetiminde ise, girişimcilerin %58’i yetenekleri çekme ve elde tutmanın en büyük zorluk olduğunu vurguluyor. Bunu, %53 ile çalışan bağlılığı ve kurumsal kültürü koruma, rekabetçi maaş ve yan haklar sunarken maliyetleri kontrol altında tutma zorunluluğu takip ediyor. Bölge genelinde ise, nitelikli iş gücü bulma sorunu %58’e karşı %46 seviyesinde, iş gücü maliyetleri ise %53’e karşı %44 oranında daha yüksek.
Yakın Vadeli Satış ve Satış Planları
Gelecekteki satış planlarını değerlendiren girişimcilerin %12’si, önümüzdeki 12 ayda şirketlerinin bir bölümünü satma olasılığı olduğunu belirtirken, %42’si bunun biraz olası olduğunu söylüyor. Yaklaşık yarısı (%47) ise bu konuyu gündemlerinde bulundurmuyor. Şirket satışı konusundaki stratejilerde ise, %60’lık yüksek oranla girişimcilerin, şirketlerini başka şirketlere satmayı düşündükleri görülüyor. Bu durum, bölgedeki ortalamalara göre (yüzde 38) daha yüksek olup, girişimcilerin büyüme ve sinerji yaratma adına stratejik ortaklıklar veya birleşme yolunu tercih ettiğini gösteriyor.
Yatırım fonlarına satış (%37) ve halka arz (%30) ise diğer olası seçenekler arasında yer alıyor. Nitekim, Türkiye’deki girişimcilerin, 1-4 yıl içinde şirketlerini satmayı planlayanların oranı %35 ile bölge ortalamasını (%22) aşmış durumda. Bu da, yakın vadeli satış odaklı bir girişimcilik anlayışını yansıtıyor.
Ekonomik Belirsizlik ve Ekosistem Zorlukları
Rapora göre, Türkiye’de girişimcilik ortamı, ekonomik belirsizlik, finansmana erişim zorluğu ve yetenek açığı gibi temel yapısal sorunlardan önemli ölçüde etkileniyor. Anket katılımcılarının %51’i mevcut iş ortamını olumsuz olarak değerlendirirken, %33’ü ise koşulları olumlu buluyor. Bölge geneline kıyasla, Türkiye’de iş ortamını olumlu görenlerin oranı %24’e karşı %34 seviyesinde yer alıyor. Ayrıca, %37’lik bir kesim, yerel düzenlemelerin bazı zorluklar içerdiğini, ancak inovasyon ve büyüme fırsatları da sunduğunu belirtiyor. Diğer yandan, %30’luk bir grup ise düzenlemelerin karmaşık yapısı nedeniyle kaynakların verimli kullanılmasını engellediğine işaret ediyor.
Girişimcilerin en önemli sorunları arasında %70 oranla ekonomik belirsizlik, finansmana erişim (%67), bürokrasi ve düzenleyici karmaşıklık (%40), kalifiye iş gücü eksikliği (%37) bulunuyor. Bu veriler, girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesi için temel alanların iyileştirilmesine ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Aile Şirketleri ve Sürdürülebilirlik
Türkiye’de aile şirketleri açısından, halefiyet planlaması büyük bir öncelik taşıyor. Genellikle dış danışmanların yer almaması ve aile dinamiklerine bağlılık, bu şirketlerin sürdürülebilirliğini etkiliyor. Ayrıca, etkili kuşak geçişlerinin sağlanması için profesyonel rehberliğin önemi artarken, finansal sürdürülebilirliği sağlama konusunda daha temkinli bir yaklaşım benimseniyor. Kazançların yeniden yatırıma yönlendirilmesi ise, bölgesel ortalama olan %57’ye kıyasla Türkiye’de daha yüksek bir oranla, %60 civarında seyrediyor. Bu da, aile şirketlerinin büyüme ve devamlılık açısından stratejik adımlar atmaya daha açık olduklarını gösteriyor.
Gelişimi destekleyecek temel öneriler ise;
- Dijital dönüşümün güçlendirilmesi
- Ekonomik risklerin azaltılması
- Yetenek açığının giderilmesi
- Şirket içi inovasyon kültürünün geliştirilmesi
- Halefiyet planlamalarının iyileştirilmesi
EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve İş Geliştirmeden Sorumlu Sektörler Lideri Ateş Konca, konuyla ilgili şu değerlendirmeleri paylaşıyor: “EY Girişimcilik Barometresi 2025, Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin geleceği adına yol haritası sunuyor. Günümüzde başarılı girişimlerin sürdürülebilirliği, sadece iyi bir fikre değil, aynı zamanda güçlü stratejilere ve organize yapıya dayanıyor. Şirketlerin operasyonel verimliliği artırmak ve müşteri etkileşimini geliştirmek adına teknolojik altyapılarını güçlendirmeleri önem taşıyor. Ayrıca, yetenek açığını kapatmak ve çalışan bağlılığını artırmak amacıyla stratejilerini gözden geçirmeleri gerekiyor. Ekonomik belirsizlikler karşısında maliyetleri yönetmek ve alternatif finansman modelleri geliştirmek, girişimlerin direnç kazanmasında kritik rol oynuyor. Son olarak, inovasyon kültürünün geliştirilmesi ve deneysel yaklaşımların teşvik edilmesi, girişimlerin rekabet güçlerini artırıyor.”
Sonuç olarak, raporun tamamına EY internet sitesi üzerinden ulaşılabilir.