Satürn gezegeni, Dünya’dan 1,2 milyar kilometre uzaktadır. Yani günümüz uzay aracı teknolojisiyle bu yolculuğu gerçekleştirmek, yaklaşık 8 yıl alır.
İlk Bakışta Satürn
Satürn’ün halkaları, neredeyse Dünya ile Ay arasındaki mesafe kadar geniştir. Bu sebeple ilk bakışta iniş yapılması ve yürüyerek keşfedilmesi kolay bir yer gibi görünebilir. Ancak bu halkalar dev disklere benzeseler de pek sağlam değildir. Çünkü bunlar, toz parçacıkları kadar küçük buz parçalarından oluşurlar. Ayrıca Satürn’ün en dış halkalarından birinde yürüyüş yapabilseydiniz, en uzun halkanın etrafında dolaşmak için 12 milyon kilometre yürümeniz gerekirdi. Bu mesafe ise Dünya’dan Ay’a yaklaşık 15 gidiş dönüş anlamına gelir. Ayrıca bu esnada küçük buz parçacıklarından oluşan akıntıların, halkalardan Satürn’e doğru uçtuğunu fark edebilirsiniz.
Öte yandan Satürn, neredeyse tamamen hidrojen ve helyum gazından oluşur. Hatta bu sebeple ondan “gaz devi” şeklinde bahsedilir. Yine yolculuk sırasında, yüzeyin 4000 kilometre yukarısında Satürn’ün üst atmosferine çarpmanız mümkün. Bu sırada Kuzey kutbuna doğru hızla ilerlerken Alaska’da gördüklerinize benzer muhteşem bir kutup ışığıyla karşılaşırsınız.
Satürn’ün Atmosferi
Devamında atmosferin hava olaylarının meydana geldiği kısım olan troposfere ulaşırsınız. Ancak bu bölgede oldukça dikkatli olunmalı. Çünkü buradaki kuvvetli rüzgarlar, saniyede 400 metre hızla üzerinize çarpabilir. Bu, Dünya’daki en güçlü kasırgalardan 3 kat daha hızlıdır. Etrafınızda göreceğiniz sarı bulutlar da gezegene rengini verir. Bunlar, amonyak kristalleriyle doludur. Eğer koklamak gibi bir hataya düşerseniz, solunum sisteminiz büyük oranda zarar görebilir. Üstelik bu bölge, Dünya’nın en soğuk yeri olan Doğu Antarktika Platosu’ndan çok daha soğuktur. Hava, -250°C’ye kadar düşer.
Özetle Satürn’e yolculuk, her ne kadar sürprizlerle dolu olsada bir hayli tehlikeli ve ürkütücü olacaktır. En iyisi bu keşfi, insansız hava araçlarına bırakmak çok daha mantıklı bir karardır.