Dünyanın dört bir yanındaki kamu kurumları, veriyi ekonomik ve sosyal ilerlemeyi yönlendirmek için stratejik bir kaynak olarak tanımlıyor.
Hewlett Packard Enterprise, veri olgunluğuna dair eksiklerin kamuyu ve özel sektörü satışlarını artırmak veya çevresel sürdürülebilirliği geliştirmek gibi önemli sonuçlara ulaşmaktan alıkoyduğunu gösteren küresel anket sonuçlarını paylaştı.
HPE adına YouGov tarafından yapılan, 19 ülkede çeşitli sektörlerden ve kamu kurumlarından 8 bin 600’den fazla karar vericinin katıldığı anket, ortalama bir kuruluşun veri olgunluk düzeyinin ve verilerden değer yaratma becerisinin 5 üzerinden 2,6 olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’de bu oran yüzde 2,8. Katılımcıların yalnızca yüzde üçü en yüksek olgunluk düzeyine ulaşıyor.
HPE Başkanı ve CEO’su Antonio Neri, şunları söylüyor: “Dünyada verinin yaşama ve çalışma biçimimizi geliştirmek adına muazzam bir potansiyele sahip olduğu konusunda yaygın bir fikir birliği mevcut. Ancak bu potansiyelin kilidini açmak, kuruluşların dijital dönüşüm stratejilerinde değişiklik yapmalarını gerektiriyor. Dijital dönüşümün Kuzey Yıldızı olarak ‘önce bulut’tan ‘önce veri’ye geçmeliyiz. Bu da kuruluşların stratejik, organizasyonel ve teknolojik seçimlerinin, verileri stratejik bir varlık olarak kullanma hedefiyle uyumlu hale getirmesi anlamına geliyor.”
Veri kapasitesinin eksikliği önemli sonuçlar elde etmeyi engelliyor
Anket, HPE tarafından geliştirilen ve kurumların stratejik, kurumsal ve teknolojik kriterlere dayalı olarak verilerden değer yaratma yeteneğini değerlendiren bir olgunluk modeline dayanıyor. En düşük olgunluk düzeyi (1) “veri anarşisi” olarak adlandırılıyor. Bu düzeyde veri havuzları izole ediliyor ve öngörüye veya sonuca oluşturmak için sistematik olarak analiz edilmiyor. En üst düzey (5) “veri ekonomisi” olarak adlandırılıyor. Bu düzeyde kurum, gelişmiş analitik ve yapay zekâ ile analiz edilen iç ve dış veri kaynaklarının birleşik erişimine dayalı olarak, sonuçları yönlendirmek için verileri stratejik olarak kullanıyor.
Anket sonuçları, kuruluşların yüzde 14’ünün 1. olgunluk seviyesinde (“veri anarşisi”), yüzde 29’unun 2. seviyede (“veri raporlama”), yüzde 37’sinin 3. seviyede (“veri içgörüleri”), yüzde 17’sinin 4. seviyede (“veri merkezli”) ve sadece yüzde 3’ünün 5. seviyede (“veri ekonomisi”) olduğunu gösterdi. Türkiye’de ise veri anarşisi yüzde 9, veri raporlama yüzde 29, veri içgörüleri yüzde 36, veri merkezli yüzde 19, veri ekonomisi yüzde 6 oranlarında seyrediyor.
Buna karşılık veri kapasitesinin olmaması, kuruluşların artan satışlar (yüzde 30), inovasyon (yüzde 28), gelişen müşteri deneyimi (yüzde 24), çevresel sürdürülebilirliği iyileştirme (yüzde 21) ve şirket içi verimliliği artırma (yüzde 21) gibi önemli sonuçlar ortaya koyma becerisini sınırlandırıyor. Türkiye’deki kurumlardan alınan bilgiye göre ise satışlar yüzde 30, inovasyon yüzde 40, gelişen müşteri deneyimi yüzde 29, çevresel sürdürülebilirliği iyileştirme yüzde 27, şirket içi verimliliği artırma yüzde 19.