Küreselleşme ile birlikte insanların yaşam tarzları, seçimler, sahip olduğu olanakları farklılaşsa da birçok yeni sorun başlıklar da beraberinde var olmuştur. Ortaya çıkan sorunlar arasında belki de en dikkat çekici olanı; “Çevre Sorunu”dur.
Zaman içerisinde çevresel faktörler ile bozulan ekolojik dengeler sadece insanların değil, yeryüzünde yaşam süren tüm canlıların hayat standartlarını ve kalitesini önemli ölçüde değiştirmiştir. Yine tarihsel sürece bakıldığında Sanayileşme ile birlikte çevresel atıkları başta olmak üzere gıda israfı, hava kirliliği, su ve doğadaki tüm kaynakların dikkatsiz ve özensizce kullanılması çevre sorunlarına neden olmuştur.
“Çevre” kavramsal olarak; ortam, etraf, civar, bölge, canlı ve cansız varlıkların yaşam alanı v.b. ifadelerle tanımlanabilir. İşte, gerek canlı gerekse cansız varlıkların yer aldığı bu çemberde yaşamın daha kaliteli, doğanın daha dengeli ve belki de olması gerektiği gibi kalması oldukça değerlidir. Ancak, bazı faktörlerin bu ekolojik dengeyi bozduğu düşünüldüğünde bu konuda gereken tedbirlerin de alınıyor olması gerekmektedir.
Çevre sorunlarını yaratan başlıklar en genel yönüyle şu şekilde sıralanabilir; “fosil yakıtlar”, “gıda israfı”, “bioçeşitlilik kaybı”, “plastik kirliliği”, “ormansızlaşma”, “hava kirliliği”, “eriyen buzlar”, “deniz seviyesinin yükselmesi”, “okyanus asitleşmesi”, “tarım”, “su ve gıda güvensizliği”, “hızlı moda ve tekstil atıkları”, “aşırı avlanma”, “toprak bozulması”, “nüfus artışı”, ve “kentleşme”.
Yukarıda sınırlı sayıda sayılan ve çevre sorununa neden olan bu başlıkların birçoğu insanoğlunun belki de doğaya karşı dikkatsizliği veya daha az duyarlı oluşu nedeniyle ortaya çıkmıştır. Özellikle “plastik atıklar” ın tüketimi çok olduğu kadar üretim oranı da oldukça yüksek görünmektedir. Dünya’da her yıl ortalama 300 milyon ton plastik atık üretildiği, yaklaşık 14 milyon ton plastiğin okyanuslara karıştığı ve hayvanlara zarar verdiği yapılan araştırmalarda belirlenmiştir. Bununla birlikte, plastiğin % 91’inin geri dönüştürülmediğini ve plastiğin ayrışmasının 400 yıl sürdüğü düşünüldüğünde, varlığının sona ermesi bizden sonraki nesillere kadar süreceği görülmektedir.
Bir diğer önemli başlık olan “hava kirliliği” ne yönelik Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verileri incelendiğinde; her yıl dünya çapında tahmini 4,2 ila 7 milyon insanın hava kirliliğinden öldüğü ve her 10 kişiden dokuzunun yüksek düzeyde kirletici içeren havayı soluduğu tespit edilmiştir. UNICEF’e göre ise Afrika’da dış hava kirliliği nedeniyle 1990’da 164.000, 2017’de ise 258.000 kişinin yaşamını yitirdiği belirlenmiştir. Hava kirliliğinin nedenleri çoğunlukla endüstriyel kaynaklardan ve motorlu taşıtlardan kaynaklanmakta, ayrıca yanan biokütle emisyonlarından ve toz fırtınaları nedeniyle kötü hava kalitesinden kaynaklanmaktadır.
Üzerinde durulması gereken birçok başlık var olmakla birlikte, çevre sorununa karşı küresel anlamda yapılacak çalışmalara değinilmesinin yararlı olacağı düşüncesiyle Dünya’da “Çevre Sorunu” na yönelik neler yapıldığına dikkat çekmek isterim.
1968 yılında UNESCO Konferansında çevre sorunları konusunda küresel farkındalığın teşvik edilmesi çağrısında bulunulmuştur. 1972 yılında Roma Kulübü’nün (Club of Rome) “Büyümenin Sınırları” raporunda yine çevre sorununa değinilmiştir. Aynı yıl Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda kalkınma ve çevre ilişkisi birlikte ele alınarak, neler yapılması gerektiği üzerinde durulmuştur. 1992 yılında gerçekleştirilen Rio Zirvesi’nde Rio Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ile taraf tıbbi ürünlerin kullanılması noktasında bitki ve hayvanların sömürülmesi üzerinde durmuştur.
Bunun yanı sıra, çevre sorunlarını azaltmak için Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar kendi yapılarında “çevre sorunları” başlığıyla çalışmak üzere bölümler oluşturmuşlardır. Diğer yandan, herkesin aşina olduğu ve bildiği Paris İklim Değişikliği Konferansında, yepyeni bir iklim anlaşması kabul edilmiş olup, bu anlaşma çerçevesinde taraf olan ülkelere görevler ve tavsiyeler verilmiştir. Oldukça ilgi gören Paris antlaşması zaman içerisinde Kyoto protokolünün yerini almış ve 2020 yılında uygulanmaya başlanmıştır.
2020 sonrası iklim değişikliği rejiminin çerçevesini oluşturan Paris Anlaşması, kabulünün üzerinden 1 yıl geçmeden yürürlüğe giren ilk küresel anlaşmadır.
Anlaşma, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine maruz kalan ülkelerin uyum ve direnç kabiliyetlerinin artırılması ile sera gazı emisyon azaltım kapasitelerinin yükseltilmesi amacıyla öncelikle gelişmiş ülkelerin, En Az gelişmiş Ülkeler ve Küçük Ada Devletleri başta olmak üzere, ihtiyacı olan gelişmekte olan ülkelere finansman, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme imkanları sağlamalarını öngörmektedir.
Ülkemiz, Paris Anlaşması’nı, 22 Nisan 2016 tarihinde, New York’ta düzenlenen Yüksek Düzeyli İmza Töreni’nde 175 ülke temsilcisiyle birlikte imzalamış ve Ulusal Beyanımızda Anlaşma’yı gelişmekte olan bir ülke olarak imzaladığımız vurgulanmıştır.
Paris Anlaşması 7 Ekim 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylanmış olup, iç hukuk onay süreci tamamlanmıştır.
Görüldüğü gibi, “çevre sorunu” başlığı beraberinde sadece “çevresel atıklar” veya “buzulların erimesi” gibi çevresel faktörlerden öte artık “iklim değişikliği” konusunu da içinde barındıran bir kavramdır. Bu noktada, insanların “çevre sorununa” yönelik bilinçlendirilmesi, farkındalık eğitimlerine dahil edilmesi ve ilgili kurum ve kuruluşlarca da konunun “eğitim” ile desteklenmesi oldukça değerlidir.
“Çevre sorunu” na ilişkin verilecek eğitimlerin çok zahmetli ve süreç gerektiren çalışmalar olduğu aşikardır. Konuya ilişkin sadece eğitim vermek yeterli olmamakla birlikte başlangıç açısından önemli olacağı düşünülmektedir. Eğitim ile birlikte “farkındalığın” ve “bu farkındalık olgusunun sürekliliği” de mühimdir.
Bu vesileyle, geçtiğimiz hafta 5 Haziran gününün belirlenmesi ve 1972 yılında İsveç’in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla “Dünya Çevre Günü” gibi bir günün kabul edilmesi konunun hatırlatılması ve farkındalığın yaratılması konusunda çok değerli bir gündür.
Dünya Çevre Günümüz Kutlu Olsun!
Yararlanılan Kaynaklar
Doç. Dr. Şafak, KAYPAK; “Çevre Sorunlarının Çözümünde Küresel Çevre Politikalarının Önemi”, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 31, 2013, s. 17-34; 216104 (dergipark.org.tr)
Necan, AYDIN, Dilek, GÖZE, KAYA; “Çevre Sorunları Ve Çözüm Arayışları”, Sosyal Ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt: 14, No: 2, s. 197-215; Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi » Submission » ÇEVRE SORUNLARI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI (dergipark.org.tr)
Dr. Öğrt. Üyesi Ahmet, KAYAN; “Çevre Sorunlarına Eğitimle Farkındalık Oluşturma”, JOURNAL OF AWARENESS, Cilt:3, Sayı: Özel, 2018; Journal of Awareness » Makale » ÇEVRE SORUNLARINA EĞİTİMLE FARKINDALIK OLUŞTURMA (dergipark.org.tr)