Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Açıklamaları
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin döviz rezervleri hakkında önemli bilgiler paylaştı. Yılmaz, “Geçen yıl mayıs ayında 98,5 milyar dolar seviyesinde olan rezervimiz, 13 Aralık 2024 tarihi itibarıyla yaklaşık 165 milyar dolara ulaşarak rekor bir seviyeye çıkmıştır.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, 2025 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, 2025 yılı bütçesini milletin takdirine sunarken, gerçekçi adımlar atarak ve ortak bir gelecek vizyonuyla hareket ettiklerini belirtti. “Her bir bütçe kalemini ve yatırım kararını, Türkiye Yüzyılı hedeflerimize uygun şekilde, ekonomik istikrarı güçlendirmek ve toplumsal refahı artırmak amacıyla şekillendirdik.” dedi.
Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinin 13 Aralık 2024 tarihi itibarıyla yaklaşık 165 milyar dolara ulaştığını kaydeden Yılmaz, “Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz programdan sonra uluslararası sermaye girişi hızlanmış, rezervlerimiz güçlenmiş, döviz kurları arasındaki oynaklık azalmış ve finansman koşulları iyileşmiştir. Ekonomideki dengelenme, Türk lirasını desteklerken, TL varlıklara olan ilginin artması, rezervlerdeki artış ve döviz kurunun istikrarlı seyri, enflasyonla mücadelemizi de destekleyici bir etki yaratmıştır.” şeklinde konuştu.
Yılmaz, Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinin geçen yıl mayıs ayında 98,5 milyar dolar seviyesinden 13 Aralık 2024 itibarıyla yaklaşık 165 milyar dolara çıkmasının önemli bir başarı olduğunu vurgulayarak, “Swap hariç net rezerv olarak bakıldığında çok daha büyük bir değişim söz konusudur.” dedi.
Geçici bir uygulama olarak hayata geçirilen kur korumalı mevduattan hızlı bir çıkış sağlandığını belirten Yılmaz, “Bunu yaparken finansal piyasaları sarsmadan ve olumsuz bir etki meydana getirmeden başarıyoruz. Kur korumalı mevduat, geçen yıl ağustos itibarıyla 3 trilyon 408 milyar lira seviyesine kadar yükselmişken, 13 Aralık 2024 itibarıyla 1 trilyon 170 milyar liraya kadar geriledi. Dolar bazında bakıldığında ise bu rakam 30 milyar dolara yaklaşan bir seviyeye ulaşmıştır. Bu da ciddi bir gerileme ve dolayısıyla kur risklerinde azalma anlamına gelmektedir.” dedi.