162 yıl önce, İngiliz yazar, fotoğrafçı, besteci ve koyun çiftçisi Samuel Butler, makinelerin evrimi ve yapay zekanın yükselişi konusunda etkileyici bir öngörüde bulundu. Butler, insanlığın mekanik yaratımlarının bilinç kazanabileceği ve bu gelişimin sonucunda Dünya üzerindeki baskın tür olarak bizi tehdit edebileceği bir geleceği cesurca tahmin etti. Onun bu konudaki düşünceleri, günümüzdeki teknolojik ilerlemelerle oldukça ilişkilidir.
Butler’ın en bilinen eseri Erewhon adlı hiciv romanıdır; ancak, 13 Haziran 1863 tarihinde Yeni Zelanda’daki The Press gazetesinin editörüne “Cellarius” takma adıyla yazdığı bir mektup, onun daha az bilinen ancak önemli öngörülerini içermektedir. Bu mektup, yapay makinelerin kontrolden çıkması temasıyla, Yapay Zeka Politikaları ve Stratejisi Enstitüsü’nden Peter Wildeford’un X platformunda yaptığı paylaşımın ardından hızla sosyal medyada yayıldı. Wildeford’ın paylaşımı, Butler’ın Darwin Among The Machines başlıklı mektubunun önemini vurguladı.
Butler’ın mektubu, makinelerin hızla gelişimini doğal seçilim ve evrim teorisi ile birleştirerek, bu makinelerin karmaşıklık ve yeteneklerinin, insanları aşma noktasına kadar ilerleyebileceğini savunuyor. Butler’a göre bu süreç, en sonunda makinelerin üstünlükleri ele geçirip, insanlığın yerini almasına ve yok edilemeyecek kadar güçlü hale gelmesine yol açacaktır. Butler şunları ifade ediyor:
“Gün geçtikçe makineler bize karşı daha fazla mesafe kat ediyor; onlara daha fazla boyun eğiyoruz. Daha fazla insan her gün onlara bakmak için köle olarak bağlanıyor ve yaşamlarının enerjisini mekanik yaşamın geliştirilmesine adıyor. Kendi haleflerimizi kendimiz yaratıyoruz; onların fiziksel örgütlenmelerinin güzelliğine ve zarafetine güzellik ve zarafet katıyoruz; onlara daha fazla güç veriyoruz ve insan ırkı için zekanın olduğu gibi, kendi kendini düzenleyen, kendi kendine hareket eden bir güç sağlıyoruz. Çağlar geçtikçe kendimizi aşağı bir ırk olarak bulacağız.”
Ancak Butler, insanlığın yok olacağı bir geleceği öngörmüyordu. Tıpkı insanların dünyadaki köpekleri, kedileri ve fareleri yok etme çabası içinde olmadığı gibi, o da makinelerin insanları kötü niyetle bastırma veya yok etme ihtiyacı duymayacağını savunuyordu. Hatta, evcilleştirme yoluyla bu “daha aşağı hayvanların” yaşamlarını iyileştirdiğimizi savunabiliriz. Bu noktada, belki de insanlar yapay zekanın evcil hayvanları haline gelecek ve mutlu, tatmin edici bir yaşam süreceklerdir.
Butler, insanların evcilleştirdiği hayvanlara genelde iyi ve nazik davrandığını belirtmekte ve “Et tüketimimizin alt hayvanların mutluluğuna katkıda bulunduğunu da göz ardı edemeyiz.” diyerek şunu ekliyor: “Aynı şekilde, makinelerin de bize nazik davranacağını varsaymak makuldür; çünkü onların varlığı bizim varlığımıza, bizim varlığımız ise alt hayvanlara bağlıdır.”
1863 yılının, telefon, otomobil, uçak, radyo ve daha fazlası gibi modern çağın icatlarının çoğundan önce gerçekleştiğini unutmamak önemlidir. Ayrıca, doğal seçilim ve evrim üzerine çığır açan eser olan Charles Darwin’in Türlerin Kökeni Üzerine adlı kitabının yalnızca dört yıl önce yayımlandığını hatırlamak gerekir.