Santorini Adası’ndaki Sismik Aktiviteler
Yunan adası Santorini, genellikle etkileyici beyaz binaları, göz alıcı mavi denizi ve nefes kesen gün batımlarıyla tanınan bir tatil cenneti olarak bilinir. Ancak, bu yılın Ocak ayından itibaren Ege Denizi’ndeki sürekli sismik aktivitelerle dikkat çekiyor.
Atina Üniversitesi Sismoloji Laboratuvarı, son birkaç gün içinde merkez üssü Santorini, Amorgos ve Ios olan Kiklad Adaları bölgesinde 90 deprem kaydetti. Bu depremlerden biri 5.0 büyüklüğünün üzerindeydi. Bu hareketlilik, uzun bir deprem serisinin yalnızca son halkasıydı. 26 Ocak’ta Kiklad Adaları’nda 26 ayrı deprem meydana geldi ve o zamandan bu yana toplam deprem sayısının 12.800’ü aştığı bildirildi. Şubat ayında bazı günlerde günde 1.000’den fazla sarsıntı yaşandı ve 10 Şubat’ta 5,3 büyüklüğünde bir sığ deprem adayı sarstı. Bu sarsıntılar sonucunda Santorini ve Amorgos‘ta olağanüstü hal ilan edildi, binlerce kişi adayı terk etmeyi tercih etti.
Jeolojik Sarsıntıların Tarihçesi
Santorini, jeolojik sarsıntılara yabancı bir yer değil. Bu volkanik ada, 1950’lerden bu yana önemli bir patlama yaşamamış olsa da, hala aktif bir volkanın bulunduğu düşünülmektedir. Sismik aktivite, yaklaşan bir patlama için önemli bir gösterge olabilse de, sismologlar son depremlerin volkanik bir etkinlikle ilişkili olmadığını belirtmektedir. Atina Üniversitesi Sismoloji Laboratuvarı’nın yayınladığı basın bülteninde, “Gözlemlenen sismik aktivite Güney Ege’nin aktif volkanik yayı içinde meydana gelmesine rağmen, bilinen herhangi bir volkanik merkezle doğrudan ilişkili değildir” ifadelerine yer verildi. Laboratuvar uzmanları, “Şimdiye kadar görülen aktivitenin, diğer tüm depremlerden açıkça daha büyük bir ana deprem fark edilmediğinden, muhtemelen sismik bir sürünün özelliklerini taşıdığını” açıkladı. Bu durumda, “sismik sürü”, genellikle kısa bir zaman diliminde ve aynı bölgedeki nispeten küçük bir dizi depremi ifade ediyor; bu durum, tanımlanabilir bir ana şok olmaksızın gerçekleşiyor.
Fay Hattı Aktivasyonu ve Depremler
Santorini yakınlarındaki bu sismik sürünün, Dünya kabuğunda meydana gelen hareketlerle ilişkili normal fay sistemlerinin aktivasyonu ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Depremler, bu faylar boyunca oluşan gerginliğin aniden serbest bırakılması sonucunda meydana geliyor. Atina Üniversitesi Sismoloji Laboratuvarı, “Özellikle volkanik ortamlarda veya yakınında bulunan sismik sürüler, genellikle yırtılan dokuya sıvı girişiyle tetiklenir ve bu da yırtılmaları kolaylaştırır” şeklinde açıklama getirmektedir.
Gelecekte Ne Olacak?
Depremlerin geleceği hakkında kesin ve güvenilir bir tahmin yapmak zor olsa da, uzmanlar bazı olasılıklar üzerinde duruyor. “Yunanistan’daki diğer yakın dönem sismik kümelerle karşılaştırıldığında, bunun büyük büyüklükte depremler içeren bir küme olması muhtemel” diyorlar. Ancak, bir diğer olasılık da, sismik aktivitenin daha küçük büyüklükte ve daha az sayıda depremle devam etmesi, fakat bu durumun aylarca sürebileceğidir. Selanik Üniversitesi’nde jeofizik profesörü olan Costas Papazachos, ERT radyosuna verdiği demeçte, “Şu anda sismik aktivitedeki mevcut hafif azalmayı değerlendirmek için henüz çok erken” diyerek ekliyor: “Umarım bu durum bizi olumlu yönde şaşırtır ve er ya da geç çözüme kavuşur.”