Bundan onlarca yıl önce, asit yağmuru dünyanın en büyük çevresel krizlerinden biri olarak karşımıza çıkıyordu. Kömür santralleri ve araçlardan kaynaklanan kirlilik, yağmuru o denli toksik hale getirmişti ki, bu durum balık popülasyonlarını yok etti, ormanları kuruttu ve tarihi binaları, eserleri aşındırarak insanlık mirasına büyük zararlar verdi.
Bu ciddi sorun karşısında hükümetler, kükürt dioksit ve nitrojen oksit emisyonlarını azaltmak için acil olarak yasal düzenlemeler yapmak zorunda kaldı. Birçok ülke kömür santrallerini yasakladı veya faaliyetlerini sınırlandırdı. Ancak, Ukrayna savaşının tetiklediği enerji krizi gibi sebepler, Avrupa’nın yeniden kömür santrallerine dönmesine yol açtı. Neyse ki, modern kömür tesislerinde bacalara yerleştirilen pahalı filtreler sayesinde, toksik gazların çoğu atmosfere karışamıyor.
Asit Yağmuru Gitti, Mikroplastik Yağmuru Geldi
Asit yağmurları büyük ölçüde kontrol altına alınmış olmasına rağmen, şimdi daha tehlikeli bir tehdit ile karşı karşıyayız: mikroplastiklerle kirlenmiş yağmur. Mikroplastikler, çevreye ve insan sağlığına ciddi zararlar verebilecek kadar küçük plastik parçacıklarıdır. Dahası, bu mikroplastik yağmurların “kalıcı kimyasallarla” da kirlendiği düşünülmektedir. 2020 yılında yapılan bir araştırma, Batı ABD’deki ulusal parklara ve vahşi yaşam alanlarına her yıl 1.000 metrik tondan fazla plastik parçacığın düştüğünü ortaya koydu. Bu miktar, gökyüzünden 300 milyon plastik şişenin yağmasına eşdeğerdir.
2023 yılında yapılan bir başka çalışma, yağmurdaki plastik kirliliğinin daha da derinleştiğini gözler önüne serdi. Sokakta yürürken başınıza mikroplastik yağdığını duymak ürpertici gelmese de içme suyu kaynaklarının aynı şekilde kirlenmesi çok daha vahim bir tablo ortaya koyuyor. Mikroplastik parçacıkları insan vücuduna girdikten sonra, özellikle endokrin sistem üzerinde yıkıcı etkiler yaparak sağlığı hızla bozabiliyor. Üreme fonksiyonlarından zihinsel yetilere kadar, insan yaşamının temel bileşenleri bu kirlilikten zarar görebiliyor.
Her Köşeden Mikroplastikler Çıkıyor
Son yıllarda yapılan araştırmalar, yağmur dahil olmak üzere neredeyse her yerde mikroplastik bulunduğunu ortaya koydu. Antarktika gibi el değmemiş bölgelerde bile bu kirlilik tespit edildi. Araştırmalar, otoyolların mikroplastik yağmurun en büyük kaynaklarından biri olduğunu ortaya koyuyor. Arabalar, hareket ettikçe lastiklerden, fren balatalarından ve diğer sentetik malzemelerden parçacıklar öğütüyor. Bu minik plastik parçacıklar, toz zerreciklerine dönüşerek atmosferde yayılıyor ve yağmurla birlikte yeryüzüne geri dönüyor. Ayrıca, okyanuslardaki dalgaların çarpışmasıyla oluşan baloncuklar, mikroplastikleri havaya salarak atmosfere karışmalarına neden oluyor.
İnsanlığın önünde iki temel seçenek duruyor: Ya plastiksiz bir yaşamın yollarını bulmak, ya da plastik kirliliğinin zehirlediği kısa ve zorlu bir hayatı kabullenmek. Hangisini seçeceğimiz, gelecek nesillerin kaderini belirleyecek.