Son yıllarda, yapay zeka tabanlı sohbet botlarının bireyler üzerindeki etkisi giderek daha fazla dikkat çekmektedir. OpenAI ve MIT Media Lab tarafından gerçekleştirilen iki yeni araştırma, kullanıcıların ChatGPT ile geçirdikleri sürenin arttıkça kendilerini daha yalnız hissettiklerini ortaya koyuyor.
Henüz hakem denetiminden geçmemiş olan bu çalışmalar, insan ve yapay zeka etkileşimlerinin psikolojik sonuçlarını derinlemesine incelemeyi hedefliyor. MIT Media Lab’in araştırmasına göre, ChatGPT’yi daha yoğun bir şekilde kullanan kişiler, genel olarak artan yalnızlık hissi ve sosyalleşme eksikliği belirtileri sergilemiştir. Bu durum, sosyal etkileşimlerin yapay zeka ile nasıl şekillendiğine dair önemli ipuçları sunuyor.
Özellikle, ChatGPT ile yapılan sohbetlerin içerik türü, bu psikolojik etkilerin belirleyici bir faktörü olarak öne çıkmaktadır. Kişisel konularla yapılan sohbetler, kısa vadede yalnızlık hissini artırabilirken, daha genel konular kullanıcıların ChatGPT’ye karşı duygusal bağlılıklarını artırma eğilimindedir. Duygusal bağlanma eğiliminde olan katılımcılar, ChatGPT’ye daha kolay güven geliştirdiklerini ve bu süreçte kendilerini daha yalnız hissettiklerini ifade etmişlerdir. Ancak, ChatGPT’nin nötr bir tonda iletişim kurduğu sesli modun, bu olumsuz etkileri bir ölçüde azalttığı gözlemlenmiştir.
OpenAI’nin gerçekleştirdiği diğer çalışma, 40 milyonun üzerinde ChatGPT etkileşimini ve hedefli kullanıcı anketlerini analiz ederek daha geniş bir perspektif sunmaktadır. Bu çalışmanın en dikkat çekici bulgularından biri, kullanıcıların büyük bir kısmının ChatGPT ile derin ve duygusal konuşmalar yapmaktan kaçındığıdır. OpenAI, “duygusal olarak ifade edici etkileşimlerin” yalnızca belirli bir kullanıcı grubu tarafından yoğun bir şekilde yaşandığını belirtmiştir. Bu durum, MIT’nin endişe verici bulgularının, genel kullanıcı tabanı için daha dar bir ölçekte geçerli olabileceğini ortaya koyuyor.
Her iki çalışmanın da dikkat çeken sınırlamaları bulunmaktadır. MIT’nin araştırması yalnızca dört haftalık bir süreyi kapsamakta ve kontrol grubu bulunmadığı için sonuçlar genel geçerlilik açısından sınırlı kalmaktadır. OpenAI’nin çalışması ise 28 günlük bir analiz süresine dayanıyor. Yine de, bu araştırmalar yapay zeka ile insanlar arasındaki etkileşimlerin psikolojik etkilerinin varlığına dair güçlü kanıtlar sunmaktadır.
Bu çalışmalar, yapay zekanın hayatımızdaki artan rolü ile ilgili yeni soruları beraberinde getirmektedir. ChatGPT gibi sohbet botlarının sosyal ilişkiler ve yalnızlık üzerindeki etkileri, daha detaylı bir şekilde araştırılmaya değer görünüyor. İnsanlar, yapay zeka ile sağlıklı ve dengeli bir ilişki kurarken, bu teknolojilerin duygusal ve sosyal hayatımız üzerindeki etkilerini anlamak önemli bir gereklilik haline gelmektedir.