Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan ve sektör genelinde büyük yankı uyandıran Fiziki ve Sanal Ödeme Sistemlerine İlişkin Genel Tebliğ Taslağı, Türkiye’nin dijital tahsilat altyapısında köklü bir dönüşümün sinyallerini veriyor. Bu yeni düzenleme, yalnızca teknik standartların belirlenmesiyle sınırlı kalmayıp, ödeme sistemlerinin şeffaflığını ve vergisel uyumunu artırmak amacıyla sektörün temel taşlarını yeniden şekillendiriyor. Rubikpara Genel Müdürü İsmail Sevinç, bu gelişmenin sektördeki etkilerini değerlendirirken, sadece bir regülasyon değil, aynı zamanda teknolojik sorumluluk ve etik bir dönüşüm çağrısı olduğunu vurguluyor.
İşte bu taslak, uzun süredir tartışılan ve netleşmesi gereken birçok uygulamayı resmi mevzuat çerçevesine taşımakla kalmıyor, aynı zamanda ödeme ekosisteminin temel ilkelerini yeniden tanımlıyor. Bu düzenleme, ödeme araçlarının kullanımındaki güvenlik ve izlenebilirlik standartlarını yükselterek, hem mükelleflerin hem de vergi otoritelerinin beklentilerini karşılamayı amaçlıyor. Sevinç’e göre, “Bu taslak, yeni nesil tahsilatın yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda sorumluluk ve etik değerler çerçevesinde şekillenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Gelir İdaresi’nin bu adımı, sektörün güvenilirliğini artırmak ve finansal akışların şeffaflığını sağlamak adına büyük bir adım.”
Yeni Düzenlemenin Getirdiği Temel Değişiklikler ve Beklentiler
69 Seri No’lu VUK Genel Tebliği ile başlatılan ve 507 sıra no’lu Tebliğ ile genişletilen yeni nesil ödeme kaydedici cihaz (YN ÖKC) yaklaşımı, bu kez sadece belge düzeniyle sınırlı kalmıyor. Bu düzenleme, ödeme işlemlerinin her aşamasında kimlik doğrulaması, işlem takibi ve izlenebilirlik ilkelerini ön plana çıkarıyor. Bu sayede, mal veya hizmet teslimi sonrası düzenlenen belgelerin doğruluğu ve güvenilirliği teminat altına alınırken, aynı zamanda tahsilatın da şeffaf ve denetlenebilir olması sağlanıyor.
Sevinç’e göre, “Gelir İdaresi, bu taslakla net bir mesaj veriyor: Tahsilat işlemlerinin ve kullanılan cihazların kimliği net olmalı. Kimlik belirsizliği, hem vergi kaçakçılığı hem de finansal güvenlik açısından risk oluşturuyor. Bu nedenle, POS cihazları, sanal POS sistemleri ve mobil ödeme araçlarının yalnızca ilgili mükellefler tarafından kullanılması zorunlu hale getiriliyor. Üçüncü tarafların ve üçüncü kişilere ait sistemlerin kullanımı ise sınırlandırılıyor. Bu sayede, ödeme sürecinin her aşaması kurallar çerçevesinde denetlenebilir hale geliyor.”
Ödeme Ekosisteminin Kapsamlı Yeniden Yapılandırılması
Yeni tebliğ, sadece mükellefleri değil, aynı zamanda bankalar, ödeme hizmet sağlayıcıları, altyapı üreticileri ve teknoloji şirketlerini de kapsıyor. Bu kapsamda, kullanılan donanımlar, yazılımlar ve işlem akışları detaylı şekilde tanımlanıyor. Artık ödeme altyapısında, sadece finansal değil, teknolojik ve operasyonel güvenlik standartları da ön plana çıkıyor. Rubikpara olarak bu dönüşüme hazır olduklarını belirten Sevinç, “Geliştirdiğimiz altyapı, GİB’in belirlediği standartlara tam uyum sağlayacak şekilde tasarlandı. Kullanıcı doğrulama, işlem takibi, alt bayi yönetimi ve fraud izleme gibi temel fonksiyonlar, sistemlerimizde aktif ve entegre halde bulunuyor. Ayrıca, Fuzul Teknoloji A.Ş. ile ortak yürüttüğümüz sistem geliştirme çalışmaları, yeni mevzuata uygun yazılım ve entegrasyon gerekliliklerini karşılamaya devam ediyor.” dedi.
Bayi ve İşlem Güvenliğinde Netlik
Sevinç, özellikle bayi yapısına dair getirilen yeni kriterleri olumlu buluyor. “Bayi bazında sözleşme zorunluluğu, sabit IP kullanımı ve finansal hesapların eşleştirilmesi gibi uygulamalar, sektörde uzun süredir var olan ama mevzuatla resmi hale getirilmeyen süreçleri netleştiriyor. Bu da, sektöre disiplin ve güven getiriyor. Ayrıca, bu düzenleme, bayiler arasındaki işlem ve sözleşme süreçlerini standartlaştırarak, sahada yaşanan anlaşmazlıkların önüne geçilmesini sağlayacak.” şeklinde görüş belirtiyor.
Sanal POS kullanımına ilişkin önemli bir noktaysa, sektör temsilcileri olarak, daha fazla esneklik ve kapsayıcılık talep ediyoruz. E-ticaret dışında çağrı merkezleri, uzaktan satış kanalları ve hizmet sektörü gibi alanlarda da sanal POS’ların aktif kullanımı söz konusu. Bu noktada, işlem tipine veya sektör bazına göre belirli istisnaların tanımlanması, uygulama ve uyum süreçlerini kolaylaştıracaktır.
Geçiş Sürecinin Önemi ve Sürdürülebilirlik
Yeni sistemlerin başarılı olabilmesi için, geçiş dönemine ilişkin makul ve uygulanabilir bir takvim belirlenmesi büyük önem taşıyor. Donanım ve yazılım güncellemelerinin yanı sıra, saha eğitimleri ve altyapı entegrasyonları zaman alıcı süreçlerdir. Tüm paydaşların bu süreçte uyum sağlaması ve olası aksaklıkların önüne geçilmesi adına adil ve sürdürülebilir bir planlama şart.
Rubikpara olarak, bu dönüşümün sadece bir regülasyon değil, aynı zamanda ortak bir vizyonun yansıması olduğunu düşünüyoruz. Bu düzenlemenin sektörün bilgi seviyesini artıracağı, teknolojik altyapısını güçlendireceği ve en önemlisi, vergi ve finansal işlemlerin güvenliğini sağlayacağına inanıyoruz. “Bu adımlar, Türkiye’nin finansal ve teknolojik gelişmişlik seviyesini yükseltecek, sektörün sürdürülebilirliğine katkı sağlayacaktır.” diyerek sözlerini tamamlıyor.