Gelişen, büyüyen iş dünyasında her dönem yeni kuşaklar yerini alıyor. Çalışma hayatına atılan Z’ler, üniversitelerinden mezun olup iş hayatının dinamiklerini de değiştirmeye başladılar.
Gerek iş gerek özel hayatımızda yer alan Z Kuşağını anlamak çok da zor almasa gerek, ben bir yönetici ve bir baba olarak Z Kuşağını yakından tanıyorum. Akla gelen ilk özellikleri ise teknolojiye olan yakınlıkları. Z Kuşağı teknolojiyle o kadar iç içe yaşıyor ki dünyadaki bütün insanlarla aralarındaki coğrafi sınırları yok sayıyor. Kendilerini sözlerle ifade etmeden, sembollerle ifade ediyorlar. Bana göre onlar bir dünya vatandaşı.
Z Kuşağının her an ulaşabildiği bilgi onları daha özgüvenli yapıyor. Öyle ki bilgi onlar için olmazsa olmaz. Tam da bu doğrultuda, Z’lerin şirketlerden beklentileri eğitim ve gelişimlerinin desteklenmesi. Anne ve babaları tarafından sürekli takdir edilen Z’ler, çalışma hayatında da sürekli takdir edilmek istiyor. Böylece, iş hayatını merkezlerine koymasalar bile takdir edildiklerinde önemsendiklerini hissediyorlar. Yalnız, bu önemsenme hissi onların bireyselliklerini ve bağımsızlıklarını etkilemiyor.
Sanal dünya hepimizin hayatında artık olmazsa olmaz. Yalnız Z’ler, sanal dünyanın olmadığı bir dünyayı bilmiyorlar. Hatta onlara sanal dünyanın çocukları diyebiliriz. Onlar sanal dünyanın o kadar çok içinde yer alıyorlar ki iyi eğitimli olmalarına rağmen, bazen dünya yaşamını yeterince deneyimleyemediklerini düşünüyorum ve itiraf edeyim bu durum onları zaman zaman gerçeklikten uzaklaştırıyor. Bu yüzden yönlendirmenin sağlıklı yapılması gerekiyor, bu noktada görev bizlere düşüyor.
Bizlere kıyasla Z’ler için refah hayat sadece olması gereken. Çünkü biz anne ve babalar onları bu standartlar içinde büyüttük. Bence bu yüzden çok hırslı değiller, çabuk vazgeçiyorlar. Bundan nedenle iş hayatlarında karşılaşabilecekleri krizler, onları zorlayacak gibi görünüyor. Buna rağmen; donanımlı oluşları, yeniliklere açık olmaları, doğru geri bildirim vermeleri ve analitik zekâları gözden kaçırılmamalı.
Bizler, belli yaşlara geldiğimiz zaman geleceği yeni gelen nesillerin gözüyle görmekte zorlanabiliriz. Tam da bu noktada Z’ler taze, dinamik ve açık fikirleriyle; istersek ve de desteklersek bize ters mentorluk yapabilirler, ne dersiniz?